Bölüm 43

6.1K 634 96
                                    

Dışarıda Ayça gerçek bir şok yaşıyordu. Bu adı duyana kadar kadının blöf yaptığından emindi. Artık işi bitirmeleri ve paralarını alıp kaçmaları çok daha önemli olmuştu. Polis mutlaka Ronald Craig ve patronuna ulaşacaktı. Parayı İsviçre bankalarından birine istemeliydi. Belki de suçlu iadesi olmayan bir ülkeye kaçmalıydılar. Evet bu daha akıllıca olacaktı. Pasaportları, vizeleri her şeyleri vardı. Sabah uçağı ile kaçacaklardı ama bu bilgilerden sonra hava yolu ile kaçmak delilikti. Deniz yolu. Şu insan kaçakçılığı yapan teknelerden biri ile kaçmak akıllıca olurdu. Salak Mine, kendisine bunları anlatarak ne büyük iyilik ettiğinin farkında değildi. Sevgilisine hepsini anlatmalıydı. Bir an önce araca dönmek istiyordu.

Mine, ellerini yıkarken kadının yüzüne baktı. Gözlüğü çıkartmıştı. Kapüşonu açmamıştı. Kameralara yakalanmayı hala istemediği belliydi. Mine, kadına söylediklerinde ileri gidip gitmediğini düşündü. İmzalar alındıktan sonra kendisini öldürmeyi planlıyorlarsa hata yapmış demekti. Tek umudu artık birilerini öldürmek yerine kendi canlarını kurtarma derdine düşmeleri idi.

Ellerini uzun uzun yıkadı. Parmak aralarını bile ovarken Ayça'nın şaşkınlıkla baktığını gördü.

"Ne? Hijyene karşı mısın? İçeride nelere dokundum kim bilir?"

İşte buna yanıtı yoktu. Ayça sustu.

"Sen girmiyor musun?" Mine, bu rahat tavırları ile delirttiğinden emindi. Ayça'nın sinirli sesinden haklı olduğu sonucunu çıkarttı. "Hayır."

"Nereye gidiyoruz? Daha çok yol var mı?"

"On dakika, en fazla on beş..."

"Peki orada bizi kim bekliyor?" Başka kimler vardı acaba? Suç ortaklarını tanımak için çıldırıyordu. Arabanın arkasında sessizce oturan adamı da çok merak ediyordu. Fırat mıydı acaba?

"Hiç kimse, hadi tamam çıkalım artık."

Yanıtı önemsemedi. Asıl önemli olan konu Fırat'tı... Bunu Sedef duyduğunda ne yapacaktı? Nasıl tahammül edecekti? Kardeşi acı çekerken yanında olacaktı. Sedef iki ayrı kişi hakkında iki büyük yanılgı içine düşmüştü. Yiğit'ten şüphelenirken hata yapmış olduğunu anladığında da kendini suçlayacaktı. Mine kendilerini farklı anlamda zorlukların beklediğini görerek bu konuları sonraya bıraktı. Şu an önemli olan başını daha büyük derde sokmadan kurtulmaktı.

"Neden yaptınız bunları?" Sesindeki kabullenmişlik Ayça'nın konuşmasına yaramıştı.

"Önce baban... o inat etti. Eğer inat etmese, satsa, bunların hiç biri yaşanmayacaktı. Gerçi o zaman biz de bu işten para kazanamayacaktık. Yıllar önceki teklife hayır dediğinde ve bunu ısrarla devam ettirdiğinde işler değişmiş. Ronald'ın patronu hayır kelimesini kendisi kullanmadığı sürece kabul edenlerden değilmiş. Ben olsam çoktan başka madenlere yatırım yapmıştım. Sonra siz inat ettiniz. Mine bizi oyalayarak buna neden oldu."

Mine, bunu duyunca duraladı. Ayça, isimlerin düzeldiğini hala bilmiyordu. Tamam, telefonlarını değiştirmemişlerdi. Fakat, Fırat Sedef ile ilgili şüphe yaşamıyordu. İkizlerin isim karmaşasını hallettiğini bilmemesi tuhaftı. Sonra polisin, Yiğit'i aklamak istediğinde söylediğini anımsadı. Suçunu saklamak için oyuna devam ediyor olabileceğini söylemişlerdi. Ya Ayça? O niye hala devam ediyordu. Fırat bilirken onun bilmemesi tuhaf değil miydi? Umutla yeni bir soru sordu. "Biz derken? Fırat ve sen mi? Bu işleri birlikte mi yaptınız?"

Ayça, genç kadının yüzüne kısa bir an baktı, sonra alaycı bir gülüş ile yanıtladı. "Fırat konusu seni biraz üzecek biliyorum ama ben sadece yardımcısı değilim, hem ortağı hem de sevgilisiyim. Bunca işin altından birlikte kalkıyoruz. Sana ilgi göstermesini hoşlandığı için sanman, bizi sadece eğlendirdi."

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin