Bölüm 19

8.1K 624 64
                                    

"Bu uyarı yeterli olacak mı?" Ronald Creig, İstanbul'da işlerin şirket içindeki takibini yapan elemanı ile görüşüyordu. Bazen yüz yüze görüşmeler telefondan etkili oluyordu. Karşısındaki gözlerinin içine bakarak yanıtladı. O gözlerde, hırsı, azmi görmek hoşuna gitmişti. Sesindeki öz güveni de duyunca rahat bir nefes aldı. Başaracaklarından emindi.

"Yeterli olmazsa kendisi bilir." Necdet tedbir almış olabilirdi. Kendisini küçük görmek gibiydi bu. Fark etmeyeceği, içeride adamının olmayacağı gibi düşünceler zekasını küçümsemekti. On yıldır bu işlerin içindeydi. Neyi ne zaman kiminle yapacağını biliyordu. Ronald'ın da bunu anlaması gerekirdi. Çocuk gibi devamlı kontrol ve talimat yağmuru geriyordu onu.

Yaptıkları işin ucundaki tüm haberleri takip ediyordu. "Yasa değişikliği ertelendi. Hatta iki sene kadar sonra yeniden gündeme geleceği söyleniyor. Mevcut hükümetin bu yasayı çıkartmaya niyeti yok. Yenisi gelse de en iyi ihtimal bir sene sonra gündeme getirirmiş. En kötü bir yılımız var demektir. "

"Biliyorum. Ben de o yüzden ona yeni süre veriyorum. Şanslı adam!" Türk Hükümeti, yasa için yükselen seslerden sonra, yeni düzenlemeden vazgeçtiğini belirtmişti. Daha önce de böyle kararlar alıp hemen akabinde aksini yapmaları ile meşhurdular. Fakat son bilgiler gerçekten en iyi ihtimal altı ay sonra, meclis tatile girmeden hızlı kararlar ile yasayı çıkartacakları yönündeydi. Tatil boyunca yükselen sesler yaşanacak birçok olayla kısa sürede kesilecekti. Sağlam ve saçma bir taktikti. Hiç şaşmıyordu.

"Korku ile yaşamak şans değil." Sanki o korkuyu yaşamasını sağlayan dahil olduğu kendi ekibi değilmiş gibi konuşuyordu.

"Yaşamamak ile kıyaslasana... Şanslı işte. Sen ne durumdasın? İstediğin adımları atabiliyor musun?"

"Hem de kendi davetleri ile giriyorum her yere."

"Senin vaktin azalıyor."

"Farklı engeller çıkıyor. Farklı sorunlarla süre uzayabilir."

"Eski tarihlere sadık kalmaya çalış. İşin bitmeden işi bitir!"

"Hiç merak etme."

*****

Olayın üstünden bir hafta geçmiş, Nazif Değirmenci bulunamamıştı. Hayat biraz daha normale dönmüştü. O geceki kadar olmasa da herkesin korkuları devam ediyordu.

Esra, o karmaşada açıklayamadığı ve ertesi gün tekrar doktoru ile görüştüğü bebek haberini yeni yılın ilk sabahı açıklayacaktı. Elbette o akşam kocasına söyleyecek, sabaha da kızlara anlatacaktı.

Henüz beş haftalık hamileydi ve çok korkuyordu. Sağlıklı bir şekilde kollarına almak için dualar ederek dolaşıyordu evde.

*****

Son iş günü şirkette herkes neşeliydi. Yeni sene yeni umutlarla başlıyordu. Mini kutlamalarla her bölüm kendi partisini yapmış, öğleden sonra neredeyse kimse çalışmamıştı. İşini ayarlayan personel erkenden çıkmıştı.

*****

Sedef ve Mine, gecenin daha başında kız arkadaşları ile oturduğu masanın ilgi odağı olacağını anlamıştı. İşte yine birisi dans teklifi ile gelmişti. Neredeyse tüm parti boyunca dans eden genç kızların artık ayakları sızlıyordu. "Memnuniyetle" derken bile sesi yorgun çıkmıştı, Mine'nin.

"Çok yorulmuş olmalısınız ama sizinle tanışmak için başka bir yol bulamadım."

"Yorgun değilim desem yalan olur." Sonra adamın yüzündeki hüzne bakıp yeni bir pot kırmaya karar verdi. Belki gülümsetebilirdi! "Aslında hangimizle dans etmek istediğinizi bilmediğinizden eminim. İkizlerden birini kaldırıp tanışayım mı dediniz?" Yüzündeki gülümsemeyi gören genç adam da güldü.

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin