Bölüm 16

9K 669 29
                                    



Fırat, tatsız konuşmanın ardından telefonu kapattı. Olaylar üst üste gelmeyi severdi. Sıkıntıyla kaşlarını çattı, masasının üstündeki not defterine karaladıklarına baktıktan sonra kaşlarını çatarak yeni notlar almaya başladı. Teklifin yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Şartlar, istekler değişmiş, süre kısalmıştı.

Son notu da yazdıktan sonra yanına büyük bir ünlem işareti karaladı. Belirsizliklerden nefret ettiğini biliyor, karşısındakinin de net olmasını istiyordu. Bir anda aklına Sedef ile yaptığı son konuşma gelince kaşları yeniden çatıldı.

Konuşmalarını aklından geçirdiğinde çok gereksiz tavır aldıklarını düşünmüştü. Sanki yanlış anlamalar havada uçuşmuş gibiydi. En kısa sürede bunu düzeltmeliydi. Tuhaf bir şekilde Sedef ile Mine arasında fark olduğunu hissediyordu. Hep birbirine karıştırmak ve ne yapacaklarını anlamak istiyor ama kimin kim olduğunu anladıktan sonra bunu yapamıyordu. Gerçi her karşılaşmada karışıklığı engelleyen bilgiler o konuşmadan önce ortaya dökülmüştü. Böyle bir ön bilgi olmadan neler yapacağını görmek istiyordu. Garajdaki karşılaşmada tahmininde yanılmamış olması hep doğru karar vereceği demek değildi. Sonuçta yüzde elli şans, oldukça yüksek bir orandı!

Az önceki sıkıntılı hali kalmamıştı. O tatsız karşılaşmanın yok edilmesi için güzel bir ortam olması işine yarayacaktı.

*****

Aradığı fırsatı yakalamıştı. Necdet bey ile konuşmaya gelmiş, onun toplantıda olduğunu söyleyen sekreteri dilerse Yiğit Bey ile görüşebileceğini belirtmişti. Yiğit'in kapısını çalıp odasına girdiğinde ikizlerin orada olduğunu görüp mutlu oldu.

"Merhaba, rahatsız etmiyorum umarım. Sekreterin meşgul olduğunu söylemedi. Dilersen sonra görüşelim."

"İşi bitirdik, biraz muhabbet edelim dedik. Önce bize katıl, sonra görüşelim. Tabii vaktin varsa?"

"Olmasa da yaratırdım. Keyifli bir sohbete hayır demeyecek kadar sıkıntılı bir gün geçirdim." Daha sonra da kendisine bakan ikizlere dönüp, kısa bir an inceledi. İlk önce Mine'ye döndü ve "Sedef?" dedi. Genç kızın yüzündeki hayal kırıklığından sonra aynısını Sedef'e yaptı. "Mine? Nasılsınız? En son karanlık garajda ayaküstü konuşabildik. Umarım o gün işlerinizi halledebildiniz?"

Yiğit, Fırat'ın ikizleri karıştırmasından kısa bir an memnuniyet duysa da ardından yeniden Mine'ye dönüp, "O gün beni yanlış anlamış olduğunu düşünüyorum. Umarım yanılıyorumdur." demesi ile ne olduğunu şaşırdı. Mine ya da Sedef ile ne konuşmuş ve kim neyi yanlış anlamıştı?

"Sadece acelemiz vardı. Yanlış anlaşılacak bir durum yoktu." diyen Mine gülümsüyordu.

Fırat, memnun bir ifade ile kendisine toplantı masasından bir sandalye alıp misafir koltuklarında oturan kızların ortasına koydu. Sonra da daha derin bir gülümseme ile konuşmaya başladı. "Benimle eğleniyorsunuz değil mi? Çünkü ikinizi karıştırdım. Ama sanmıyorum bence karıştırmadım." Cümlesi bittiğinde gözlerini Sedef'e dikmişti.

Genç kız, bir an koltukta kendini toparlama ihtiyacı hissetti. Oturuşu dikleşmişti. "Eğlenmemizi gerektiren bir durum yoktu. İsimleri siz yanlış söylediniz, biz de düzeltmedik." Sedef, kendi cümlesindeki resmiyetten rahatsız olmuştu. Daha önceki konuşmalarında rahatlıkla sen diye hitap ederken bugün böyle davranmak çocukçaydı.

O sarıda Yiğit'e bir telefon gelmiş ve rahat ortam bir anda iş ortamına dönmüştü. Mine, Fırat'a Yiğit ile görüşmesi bitince kendi odalarına gelmesini teklif etmiş ve işe döneceklerini belirtmişti. İkizler gidince o da az önce kullandığı sandalyeyi toplantı masasına geri götürmüş ve biraz daha uzaklaşıp Yiğit'in rahatça konuşması için alan bırakmıştı. Basit saygı kurallarının iş ortamındaki artı puanlarını öğreten biri olarak bu otomatikman yaptığı bir davranıştı.

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin