Bölüm 17

8K 650 19
                                    

Necdet Söğüt, elindeki zarfa bakarken ilk kez tedirgin olduğunu hissetti. İçinden çıkan CD de karısının ve kızlarının tüm gittiği yerlerde, arkadaşları ile olan ortamlarda çekilmiş resimlerinden oluşan bir dosya vardı. Tüm güvenlik elemanlarının da fotoğrafları özenle listelenmişti. Resimlerin sonunda ise artık sıkıldıklarını, kısa süre içinde kendi istediklerini yapmazsa ailesine sıra ile veda etmesini yazan yeni bir not vardı. CD'yi bilgisayarından çıkartırken sadece kenarlara dokunmaya özen gösterdi. Polise gitmesi gerekirse üzerinde olası parmak izlerini yok etmek istemiyordu. Elbette bunu yollayanlar da böyle şeyleri düşünecek kadar akıllı olabilirlerdi ama artık polislerin nelerden bilgiye ulaştığını bilmediğini düşünüp tedbirli davrandı. Önceki basit uyarıdan sonra bu ağır gelmişti. Polise gitse ne olacaktı? Savcılık koruma kararı çıkartacak, bir iki hafta etraflarında bir de sivil polis olduğu anlaşılacak tipler dolaşacak sonra da yeni tehdit yok diye geri çekileceklerdi.

Son gelen dosya da posta ile gönderilmişti. Damga Muş'ta bir kasabaya aitti. Yazışmalar, orada araştırma yapılması, yanıt verilmesi aylarca sürecekti. Sekreterine, Mert'i odasına yollamasını, Mert gelince de telefon bağlamamasını kimseyi kabul etmemesini söyledikten sonra yeniden elindekilere bakmaya başladı.

Mert kapıyı çalana kadar olayları düşündü. Zaten aylardır aklında başka bir şey yoktu. Hiç bir toprak parçası ailesinden önemli değildi. Fakat tehditlere pabuç bırakmak da onun tarzı değildi. Elinden gelen her şeyi yapacak, bu belalı tiplerin kim olduğunu bulacaktı. Olur da başaramazsa, başka çaresi kalmadığından emin olursa, kimsenin canı yanmasın diye farklı bir tavır alabilirdi. En son düşünmesi gereken buydu. Bu adamları bulmalı ve gerekeni yapmaları için polisi ve hukuku devreye sokmalıydı. Bir kez boyun eğerse arkasının geleceğini tahmin etmek zor değildi.

Kendisine yapılan saldırının tamamen rastlantı olduğuna hiç inanmamıştı. Aynı kişiler tarafından saldırıya uğradığını tahmin etmek güç değildi. O olaydan da elde hiç kanıt yoktu. Bu tehdit sonrası güvenlik anlamında daha başka ne yapılabileceğini düşünmeye başladı.

Madenlerde öncelikli imza yetkisi kendisi ve Sedef'te idi. Bu durumda ikisi daha büyük bir tehdit altındaydı. Ama onlara bir şey olursa Mine de Esra da aynı tehdide maruz kalacaktı. Satmayı bir kez daha kısacık bir an düşündü. Sonra masasından kalktı ve camın önüne giderek akan trafiğe baktı. O yoğun görüntü yüzünden düşünebilmesi mümkün olmayınca bu kez bürosundan geçilen dinlenme odasına girdi. Dekorasyonu ile gerçekten dinlenmeye yarıyordu. Bir de babasının fotoğrafı... Kapının yanındaki müzik setini açtı. Alışkanlığı olmasa da mesai saatine aldırmadan kendine bir kadeh viski koydu. Sakinleşmesini sağlayan piyano sesi ile ilk yudumunu aldıktan sonra düşüncelerini tehdit dolu görüntülere yönlendirdi. Mert nihayet gelmişti.

"Necdet bey? Beni istemişsiniz!"

"Mert, gel, konuşacaklarımız var."

Yarım saat sonra Mert Suyabakan bir telefon açtı. O güne kadar hiç çalışmadıkları bir güvenlik firmasının sahibi olan arkadaşını aradı. Dört tane koruma istedi ama en iyilerini seçmesini belirtti. Adamları Mert ve Necdet beyden başka kimse bilmeyecek, Mert'ten başka kimse yüzlerini görmeyecekti. Kızların ve Esra'nın bu korumalardan haberi olmayacaktı. Akşama kadar en iyilerini seçip hazırlamasını istedi. Akşam uğrayıp hepsi ile tanışmak istiyordu.

*****

Yiğit biten işlerin ardından yeni dosyayı eline almak yerine kendine kısa süreli izin verdi. Endonezya gezisinden beri Mine ile arasındaki soğukluk çok canını sıkıyordu. İşlere yansıtmıyorlar, gerektiği zaman konuşuyorlardı ama aralarındaki eğlenceli hava yok olmuştu. Bunun tüm sorumlusu kendisi olduğuna göre kararı vermesi gereken de kendisiydi. Ya gidecek konuşacak ve ne istediğini ortaya serecekti ya da susacak ve kendine yeni bir yol çizecekti.

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin