Bölüm 18

7.4K 644 30
                                    


Mine, odaya girdiğinde Sedef'i dalmış çalışırken buldu. Aşağıda içemediği kahvesinin yerine yenisini hazırlamak için odalarının bir köşesindeki makineye doğru yürüdü. Sedef, başını kaldırıp bakmış, neredeydin, diye sormuş, Mine'de kızlara denk geldim, biraz konuştum onlarla diye geçiştirmişti. Sedef'in yoğun işi olmalıydı ki kardeşinin yuvarlak yanıtının farkına bile varmamıştı.

Hazırladığı kahveden bir fincan da kardeşine doldurdu ve masasına götürdü. Lafı dolandırma gereği duymadan, "Fırat ile aranızda ne oldu?" diye sordu. Sedef şaşkınlıkla kaldırdı başını.

"Bir şey olmadı? Niye sordun?"

"Bizi karıştırmıyor farkındasın değil mi?"

"Bilmem, dikkat etmedim."

"Ben ettim. Sen nasıl Yiğit konusunda netsen ben de Fırat konusunda netim. O bizi ayırt edebiliyor."

"Yiğit konusunu kapattık sanıyordum."

"Evet ama bu benim hatalı olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Üzgünüm. Seni çok saçma nedenlerle üzdüm. Hatta kırdım da!" Nihayet günlerdir yapmak istediği konuşmayı gerçekleştiriyordu. Heyecanlanmış, hatta elleri terlemeye başlamıştı. Hata kabul etmekte sorun yaşamazdı. Oysa ikizine karşı hata yapmadığı için bu duruma düşmenin telafisini bilemiyordu. Ya kırgınlığı geçmezse?

"Üzüldüm ama hiç kırılmadım. Sana kırılmam, senin için üzülürüm biliyorsun."

"Şu an da benim için üzülüyorsun. Yiğit'i bir şekilde kaçırdığımın farkındayım ve bunda senin hiç suçun yok. Endonezya'da bir hata yaptığını anladı ama benim sandığım gibi seni düşündüğünden değil, beni istemediğindendi o vazgeçiş. Sen de şu an Fırat seni istemiyor sanıyorsun. Oysa o beni sen sanıp aranızdakileri çözmek için bir adım attı. Hatta bence ikinci adım için plan yapmaya başladı bile."

"Sen ne yaptın? Fırat ile ne konuştun? Ne adımından bahsediyorsun?" Sedef paniklemişti.

Mine kısaca aşağıda yaşananları anlattı. Sedef şaşkınlıkla dinliyordu. "Ona oyun yapmak nereden aklına geldi? Hem zaten aramızda bir şey yoktu ki. Böyle bir şey yapmana gerek yoktu."

"Sedef'ciğim, beni kandıramazsın. Adamdan hoşlanıyordun, o da sanki senden hoşlanıyor gibiydi. Sonra ne olduysa tüm davetlerini geri çevirdin. Sanırım Ayça ile olan yakınlıkları yüzünden ama bana dediğine göre Ayça sadece yanında çalışan biri."

"Eminim öyledir. Aman neyse, beni ilgilendirmiyor. Ne onu, ne de diğerini düşünemem. Senin mobilyalarınla ilgili bir atölye açmayı düşünüyorduk ya. Bugün çok iyi bir yer bulduğunu bildiren bir e-posta aldım emlakçıdan. Sanırım ben istedim sanıyor." Hem gülümsemiş hem de konuyu değiştirdiğini düşünüp rahatlamıştı.

Mine, bunu anlamış ve gülümseyerek yerinden kalkmıştı. Son zamanlarda yaptıkları en içten konuşmaydı. Masasına gitmek yerine masanın arkasına dolanıp kız kardeşinin kolsuz bluzundan açıkta kalan omzuna bir öpücük bıraktı. "Tekrar özür dilerim. Bir daha aramıza bir erkeğin girmesine izin vermeyeceğim. Fırat konusunda da sadece onun da seninle ilgili planları olduğunu bilmeni istedim. İşinize karışmak niyetinde değildim. Sen anlatmayınca ben de ondan bir şeyler öğrenmenin iyi olacağını düşündüm. Benim yolum kapandı ama senin halen açık bir kapın var."

"O kapıyı da ben kapattım."

*****

Kasım ayı içinde kızlara iki kez daha isimsiz çiçek gelmişti. Biri tenis antrenmanı yaptıkları spor salonuna, biri de eve!

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin