Bölüm - 4 -

32.3K 1.7K 108
                                    


Defne göğüs kısmı erimiş plastik misali bedenine yapışan bol dekolteli açık mavi mini elbisesinin içinde kendisini oldukça rahatsız hissediyordu. Bugün büyük bir gündü onun için. Hep övündüğü onurunu ve gururunu çiğneyip kendisini hiç istemediği bir duruma ve konuma sokacağı kendi tarihinde kara harflerle yazılacak bir gündü. Umarım adam oramı buramı ellemeye çalışmaz diye düşündü yüzünü ekşiterek. Kendisini janjanlı bir hediye paketi gibi hissediyordu genç kız. Bu durumda adam ona ne yapsa haklıydı, yani bir yere kadar. İyice saçmalamaya başladın Defne! Derin bir nefes alıp portakal bahçesinin keskin ve enerji veren kokusunu içine çekti. Çocukken sıklıkla geldiği, canı sıkıldığı zamanlarda meyve toplayan işçilere yardım edip vakit geçirdiği çocukluğunun mutlu zamanlarının geçtiği yer olarak hatırladığı evin yakınlarındaki meyve bahçesine gelmişti. Çocukken buradan evlerine kadar neşeli işçilerin sesleri gelirdi. Şimdi ise bir portakal ağacının dibine oturmuş kör talihini düşünüyordu kara kara. Barış olmasaydı şimdiye kadar çoktan silerdi annesini ve varlığı yokluğu belli olmayan, dertten başka verecek şeyleri olmayan diğer akrabalarını da. Tek başına da bir şekilde kendi yolunu bulurdu, hatta çok daha iyi bir yol bulacağı kesindi! Ama Barış vardı ve onun tedavisini sürdürmesi için gereken parayı nereden bulabileceğini bilmiyordu. Annesi ve Pelin'e göre önemsiz görünen bu baştan çıkarma oyunu Defne'nin midesini bulandırıyor kendisinden tiksinmesine sebep oluyordu ne yazık ki..

Avucunun içinde sıkıca tuttuğu telefonunun titreşimi ile irkildi. Pelin'den mesaj gelmişti. Otelin lobisinde onu beklediğini yazmıştı. Telefonun saatine gözü ilişince toplantı saatinin de yaklaştığını fark etti. İsteksizce toprak zeminden ayağı kalkıp üzerine bulaşan tozları silkeledi, elleriyle elbisesine vurarak. Ayağa kalktığında, ağacın kafasına değen dalından sarkan yeni olgunlaşmaya başlamış bir portakalı okşayıp burnunu dayadı ve kokusunu içine çekti. Muhatabı sanki canlı bir varlıkmış gibi kısık bir sesle " bana şans dile, buna ihtiyacım olacak." Diye fısıldadı rengi yeni yeni turuncuya dönmeye başlayan portakala. Ve toprakta bata çıka ilerleyerek ana yola çıkıp arabasına bindi. Otele doğru yola çıktı.

Otelin lobisinde bir koltuğa kurulmuş kahvesini yudumlayan Pelin'i görünce kalp çarpıntısı hızlanıp göğsü sıkışır gibi oldu. Ah Pelin.. En büyük destekçisi ve ne olursa olsun hep yanında olan güzel insan.. İyice bir duygusallaştın Defne maşallah! Usulca Pelin'in yanına gidip önüne geçti. Kendi etrafında bir tur dönerek " nasıl olmuşum?" diye sordu hevesle. Pelin dudaklarını büzerek " Elbise olmuş ama makyaj takviyesi yapmak lazım." Dedi memnuniyetsiz bir şekilde kahvesini içmeye devam ederken.

" Yeter Pelin, constramatris gibi oldum zaten. Kafamı taşıyamıyorum yüzümdeki boyanın ağırlığından." Diye söylenmeye başlayan genç kızı ilgisizce dinleyen Pelin çantasından makyaj malzemelerini çıkarmaya başlamıştı bile.

" Bak canım ben birazdan hastaneye gideceğim. Dedemi ameliyata alacaklar o yüzden bugün onunla olmam lazım, seninle kalamayacağım maalesef. Aklım hep sende olacak ayrı. Sen söylediklerimi uygulamayı unutma! Sakin ol, abartacak bir şey yok. Rahatsız olacak bir şey de yok. Vicdan yapacak hiçbir şey yok. Bunları unutma!" diye tembihliyordu Pelin genç kızı. Bir yandan da deneğinin yüzüne biraz daha renk katmaya çalışıyordu ciddiyetle. Ve işini bitirdiğinde " Hadi gazamız mübarek olsun!" dedi neşeyle eserini süzerken.

" Annenler yukarıda toplantı salonunda adamı bekliyorlardı. Gelmiştir şimdiye. Hadi sen de çık ve marifetlerini göster benim seksi pompişim." Dedi Pelin arkadaşının sırtını sıvazlayarak.

" Ay Pelin ben yapamayacağım galiba. Yok, yok vazgeçtim ben, yapamam." Defne heyecandan titremeye başlamıştı.

" Saçmalama kızım abartma o kadar büyütecek bir şey yok diyorum sana. Bunu bir oyun gibi düşün. İkimizin arasında kalacak bir sır. Barış için unutma!" Pelin genç kıza bir göz kırpıp olduğu yerde donup kalan ve zemine mıhlanmış gibi kıpırdamayan kızı elleriyle itekleyerek " hadi çık yukarı!"  diyerek sabırsız bir şekilde yönlendirmeye çalışıyordu. Kendisi de koltukta duran bavul büyüklüğündeki çantasını alıp dış kapıya yöneldi.

Portakal Kokulu Kız  !!! Kitap Oldu !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin