Defne ertesi gün yeni odasındaki sade ama rahat yatağında uyandı yeni güne. Buraya nasıl geldiğini pek anımsamıyordu. En son televizyon izliyordu hatırladığı kadarıyla. Yataktan kalktıktan sonra ayağını sürüyerek salona doğru geçti miskince. Göz ucuyla koridorun sonundaki odaya yani Murat'ın odasına bakmayı ihmal etmemişti geçerken. İçinde engel olamadığı bir merak duygusu vardı. Gece gelir diye beklemişti kocasını aslında biraz heyecan yaparak. Sonra vaz geçmiş sahte kocasına gelmediği için teşekkür bile etmişti içinden. Aralık kapıdan örtüsü derli toplu bir şekilde serili olan yatağı görünce canı biraz sıkılsa da eline kahvesini alıp da yüzünü Marmara denizinin eşsiz manzarasına verince bunun çok da önemli bir sorun olmadığına karar vermişti. Böyle de gayet iyi idare ediyordu. Sahte bir kocanın yüzünü her an görmeyi kim isterdi ki hem! Murat'ı düşünmemeye çalışacaktı bugün. Ekmek arası bir şeyler hazırladı kendine ve televizyonun karşısında iyice yer ettiği kanepesine kuruldu keyifle. Bu evin ağası oydu artık. Kumandaya uzandığı sırada orta sehpanın köşesine bırakılmış bir tomar para gözüne çarptı. Demek kocası harçlık bırakmıştı taze geline! Omzunu silkip kanepeye gömüldü umursamaz bir şekilde. Şimdilik ihtiyacı yoktu o paraya ve umarım hiç muhtaç kalmazdı ilerde bile. Televizyonda bir belgesel kanalını açıp penguenlerin paytak yürüyüşlerini izleyerek ekmeğini kemirdi genç kız. Evde beslense kesin bir tane penguen alırdım diye düşündü izlerken.
Defne'nin canı evden çıkmak istemiyordu. Böyle bir manzarayı bırakıp beton yığınlarının ya da aptal alış veriş merkezlerinin sıkıcılığında dolaşarak zaman geçirmek ahmaklık olurdu zaten. Telefonunun kulaklığını kulağına taktı genç kız. Kocasının kitaplığındaki üç beş kitabı inceledi. Hepsi sıkıcı kitaplardı bazılarının adını bile okuyamamıştı kıvrık harflerden ibaretti sadece. Neyse ki bavuluna birkaç roman tıkıştırmayı akıl edebilmişti. Bunun için kendini tebrik etti tüm içtenliği ile. Manzaraya karşı müzik, kitap ve kahve üçlemesi yaptı keyifle. Bütün günü salondaki kanepe ve balkondaki pofuduk salıncak arasında pinekleyerek geçmişti genç kızın. Ve gecenin geç saatinde izlediği korku filminin yarısında uyuya kalıp bütün gece rüyasında katillerle boğuşmuştu. Bu seferki katiller oldukça ürkütücü ve caniydi üstelik.
Sabah yine yatağında uyandığında ilk aklına gelen uyurgezer olmaya başladığıydı. Yoksa neden yatağına geldiğini hatırlamasındı ki? Çıkar nasıl olsa kokusu deyip odasındaki beyaz, sade avize ile selamlaşarak güne başladı. O gün öğlene kadar aynı monotonlukla evde pineklerken Ali'nin hanımı olan Asiye'nin evi toparlamak için gelmesi ile gününe neşe ve enerji gelmişti genç kızın. Asiye sıcakkanlı, eğlenceli ve pratik bir kadındı. Gelir gelmez Defne ile kırk yıllık akrabaymış gibi kaynaşmış genç kızı hiç yabancılamamıştı. Evi de bir çırpıda toparlamış, süpürmüş ve temizlik kovasını çıkartıp yerleri silmeye başlamıştı hemen. Bunları yaparken de Defne ile de meraklı bir sohbet yapmayı eksik etmemişti ayaküstü. Akıcı şivesi genç kadını ayrıca sempatik gösteriyordu. Sonra genç kızın eline toz bezini tutuşturup ucundan biraz da yardım almıştı. Evi birkaç saat içinde hal yoluna soktuktan sonra mutfağa geçmiş ve yine aynı pratiklikle ocağa tencereleri dizmişti zorlanmadan. Tabi ayak işlerinde Defne'yi kullanıyor bir yandan da muhabbet ediyordu kadın. Tam tüm işler bitti derken Defne'nin Mersin'deki evlerinde kalan eşyalarını getiren kargo gelmişti ikindiye doğru. Kısa süre içinde Asiye ile onları da yerleştirmişlerdi ama Defne'nin yorgunluktan kolunu kıpırdatacak hali kalmamıştı. Sanki evi tek başına temizlemişti. Ev de mis gibi olmuştu hani. Defne o gece, günlerdir ilk defa yatağına gidip televizyon izlemeden erkenden uyumuştu. Rüya bile göremeyecek kadar yorgundu genç kız.
Defne sonraki günlerde de evde hantal bir panda gibi takılıp manzaranın tadını çıkarmak, bol bol kitap okuyup müzik dinlemek ve kahveyi bitirmek dışında pek bir şey yapmamıştı. Arada Ali uğrayıp sıcak yiyecek getiriyor halini hatırını soruyor ve bir eksiği var mı diye kontrol ediyordu. Bu arada geçen zamanda da Murat'ı hiç görmemişti genç kız. Günlerdir eve uğramıyordu belli ki. Gerçi sabahları sıcak çay demliği eve geliyor işte dese de bunun dışında eve geldiğine dair hiçbir ipucu yoktu. Belki de hiç uğramıyordu eve ve gece Defne uyku arasında yatağına giderken yine uyku arasında çay demliyordu kendine. Kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Kokulu Kız !!! Kitap Oldu !!!
Humor!!!Watty's 2016 - Gizli Cevherler Ödülü!!!! " Tiyatronu oynadın. Şimdi eserinden memnun bir şekilde odana gidebilirsin sanırım." Öfkeli haline inat gayet sakin ve kibardı adam. Az önceki sinir boşalmasının da bunda bir etkisi olabilirdi tabi. İ...