Bölüm - 16 -

28K 1.8K 98
                                    


İnce, zarif ve kıvrımlı bir el yazısıyla yazılmış notta; " Defne, Ali ile Asiye'nin küçük oğullarının sünneti var. Gelmek istersen hazırlan. Ben on gibi evde olurum. Gelmek istemezsen seni anlarım. Murat." Yazıyordu. Defne garip bir dürtüyle kâğıdı göğsüne bastırdı. Hiçbir duygu barındırmayan bu anlamsız kâğıt parçası bile göklere çıkarmıştı kuyuya düşen hevesini. Asiye'nin laf arasında oğluna sünnet yapacaklarını söylediğini anımsıyordu genç kız. Ama kadın o kadar akıcı bir şiveyle konuşuyordu ki ona yetişmesi zor oluyordu bazen Defne'nin. Belki bu yüzden çok üzerinde durup da önemsememişti o zaman konuştuklarını.

Saate baktı; dokuza geliyordu. Hemen hızlı bir duş alıp kıyafet dolabının karşısına geçti. Bu hafta Ali ile alışverişe çıktıklarında âşık olup aldığı Osmanlı motifleri ile renklendirilmiş kırmızı, mavi ve krem renklerinde ipek kumaştan hafif parlayan elbisesini giydi. Uzun kollu, bol kalıplı ve oldukça rahat bir elbiseydi. Yürüdükçe havalanması ayrıca keyif vericiydi. Ve yine Galata kulesinin hediyelik kısmından aldığı otantik desenli kırmızı yakuttan küpe, yüzük ve bilezikli setini taktı. Yüzüne hafif renklerde belli belirsiz bir makyaj yaptı. Saçını önce maşa ile bir güzel düzleştirdi sonra dağınıklığı hoşuna gitmeyince atkuyruğu şeklinde topladı. Aynada görüntüsüne son defa alıcı gözüyle bakarken dış kapının gıcırtılı bir şekilde açıldığını işitti. Heves ve heyecanını belli etmemeye çalıştığı ağır adımları ve biraz da kalbinde bastırmaya çalıştığı ' Ya Murat değilse!' endişesi ile kapıya yöneldi. Ve kocasını tüm ihtişamı, tüm vakur duruşu ve huzur veren o aydınlığı ile içeri girerken gördüğünde istemsizce bir 'oh' diyerek verdi içinde tuttuğunun bile farkında olmadığı nefesini.

Murat Defne'ye baktığında gördüğü görüntüden memnun olmuştu. Osmanlı motifli şık ama abartısı hali ile adamın kalbine ince bir yol çizmişti genç kız. Ve bir elbise bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi şüphesiz. Tamam, Murat kendine gel! " Hazırlanmışsın." Dedi ayakkabılarını çıkartırken, ilgisiz görünmeye çalışarak.

" Evet." Dedi Defne etrafında bir tr dönerek bayramlık elbisesini sergiler gibi. Babasını işten karşılayan şımarık bir kız çocuğu olmuştu sanki.

Murat keyifle gülümsedi karısına. Sonra ellerine ciddiyetle bakarak " Alyansını da takmalısın." Dedi. Bir iki hafta önce olsa Murat genç kızı ne yanında gezdirir ne de yüzüğünü takmasını isterdi. Ama bir şeyler değişmişti adamda. Yanında gezdirmeyi bile düşünmediği kızla yan yana olmaktan mutluluk duyar olmuştu.

Defne parmaklarına bakınca alyansını takmadığını fark etti. Şimdiye kadar o düz yüzüğünü eksikliğini hiç hissetmemişti. Odasına gidip çekmeceden bir kutu çıkarttı ve içindeki desensiz, sade, Sarı yüzüğü parmağına taktı. İlk defa kendisini evli gibi, kocasıyla gezmeye çıkacak bir eş gibi hissetmişti. Evet bu duygu da çakma bir histi belki ama hoşuna gitmişti.

Bu sırada Murat da odasına geçmişti. On dakika sonra odasından çıktığında lacivert keten bir pantolon, lacivert zemine borda çizgileri olan spor tarzda bir gömlek vardı üzerinde. Sanki o hırçın bir deniz gibi duran mavi gözlerine vurdu yapmak istemişti giydiği kıyafetiyle. " Hazırsan çıkalım." Dedi adam genç kıza bakara. " Ben hazırdım zaten seni bekliyorduk farkındaysan." Dedi Defne gözlerini devirerek. Tam ayakkabılarını giyerken " Kahvaltı yaptın mı?" diye sordu Murat genç kıza. " Hı hı, yaptım." Diye geçiştirdi Defne soruyu. Aslında kahvesini bile içmemişti daha. Ama şimdi midesi durmadan kanat çırpan kelebeklerin işgalindeyken açlık son umursadığı haliydi.

Arabayla uzun ve radyodan gelen müzik sesinin dışında sessiz bir yolculuk yapıp İstanbul'un neredeyse dışında kalan gecekondu mahallesine geldiler. Sünnet düğününü olduğu ev önündeki dizili masalar, insan kalabalığı ve çalan kemençenin sesinden hemen seçiliyordu. Defne şaşkınca düğün alanına bakarken Murat da arabayı sokağın başında müsait bir yere park ediyordu. Arabadan inmeden " Kadınlar evde olur. Sen göstereceğim evin ikinci katına çık ve orda Asiye'yi bul. O seninle ilgilenir. Bir iki saate de çıkarız zaten." Diye talimatlar saymaya başladı. Defne hepsine başını sallasa da yüz ifadesi pek bir şey anlamış gibi değildi. Daha önce böyle bir ortama hiç girmemişti. Üstelik hepsi yabancı insanlardı. Korkak bakışları ile kocasına bakarken gözleriyle ' Beni bırakma.' Diye yalvarıyordu sanki. " Merak etme Asiye seni yalnız bırakmaz yukarıda. Rahat ol." Dedi Murat güven veren ve teskin eden bir ses tonuyla, Tam da iyi bir kocanın yapacağı gibi. İyi ama nihayetinde çakma bir koca!

Portakal Kokulu Kız  !!! Kitap Oldu !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin