Bölüm - 35 -

27.3K 1.8K 195
                                    

selam arkadaşlar

kısacık bir bölümle geldim. bu sahne kafamda dönüp duruyordu yazmadan rahat edemedim. yoksa bölüm yazmayı düşünmüyordum bu bonus oldu sanırım :)

keyifle okumanız dileğimle..

keyifle okumanız dileğimle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**



       

Defne uyanmış ama gözlerini henüz açmamıştı. Kulağında kuş seslerine karışan su şırıltıları dans ediyordu. Burnunu kocasının tuzlu deniz kokusu sızlatıyordu. Bu tam da Defne'nin hayalindeki cennet tasvirinin bir tuale çizilmiş hali gibiydi. Gözlerini açmak istemiyordu Defne. Bunun bir rüya olmasından korkuyordu. Gözlerini açtığında boş bir yastıkla ya da tanıdık avizesiyle karşılaşmaktan korkuyordu.

Kısa bir süre daha ortamı sessizce dinledikten sonra isteksizce gözlerini açtı genç kız. Kocası tam da yanında tek parçadan oluşan yatıklarında yatıyordu. Uyurken bile güven ve huzur veren bir görüntüsü vardı adamın. Defne ellerini kocasının ipeksi saçlarına daldırdı önce. Ürkütücü derecede güzeldi her şey. Huzur veren bu ortam, kocasıyla geçirdiği ilk gece... Mutluydu ama bunu yaşayamıyordu.

Huzursuzca yataktan kalktı genç kız. Yatak odasının küçük ve şirin balkonuna çıktı, temiz havayı soluyup zihninde toplanan kara bulutları dağıtmak için. Balkona çıktığında gördüğü manzara ile gelen sus sesinin kaynağını da öğrenmiş oldu genç kız. Bu ev bir dere yatağının kenarına inşa edilmişti. Zaten Murat'ın oturacağı evde böyle bir manzara bulmak şaşılacak bir şey değildi. Su manzarası olmayan bir ev hayal kırıklığı olurdu şüphesiz. Akan suya dalgınca baktı genç kız. Yeryüzüne inen sisli hava da puslu bir görüntü katıyordu yeşil manzaraya. En usta ressamın bile tablosunu ağlatacak bir manzaraydı gözünün gördüğü ruhunun doyduğu bu yerler.

Tam bu sırada karısını yatakta bulamayan Murat açık olan balkon kapısından esen rüzgârla beraber o yöne doğru ilerledi. Defne manzarayı seyrediyordu. Usulca yaklaştı adam karısına. Ve elleri ile beline sarılıp yüzünü boynuna hafifçe gömdü. Kadının adamın bu hareketine ilk tepkisi boynunu biraz daha geriye yaslayıp vücudunu kocasına yaklaştırmak olmuştu.

" Ha bu akan dereler denizlera dolacak, söylesana güzelum sonumiz ne olacak, oy duman kara duman sardi dört yanumuzi, ander galsun sevaluk oy alacak canumuzi..." diye türkü mırıldanmaya başladı Murat. Bu adamın sesi de kokusu da varlığı da ayrı bir büyüye sahip olmalıydı.

" Günaydın imera feram." Dedi adam türkü mırıldanmayı kestiğinde.

Defne adamın kollarını gevşetip vücudunu çevirdi ve kocasının göz hizasına getirdi bakışlarını. " Hala mı başımın belası diyorsun ama bana?" dedi alıngan ve hafif kızgın bir suratla.

Murat başını geriye atarak gülümsedi. " Başımın belası mı?" dedi alayla.

Defne bu tepkiye daha da alınmıştı. " Evet bu kelimenin anlamını sorduğumda demiştin ya başımın belası demek diye." Dedi genç kız dudaklarını büzerek.

Portakal Kokulu Kız  !!! Kitap Oldu !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin