Bölüm -17 -

30.2K 1.7K 139
                                    


 

Kulağında yankılanan sesin şiddetiyle uyanan Defne baygınca etrafına bakıp gözlerini ovuşturdu. Rüyasında kendisine seslendiğini Sandığı  kocasının bulanık siluetini karşısında görünce afalladı. Bu rüya içinde rüya gibi bir şey olmalıydı!

" Hadi uyandıysan hazırlan da geç kalmayalım." Dedi giderek netleşmeye başlayan yansıma.

" Neredeyim ben?" evet, ilk sorusu bu olmuştu genç kızın. Nerede olduğunu bile algılayamayacak kadar aniden kopmuştu güzelim rüyasından. Şimdi gerçekle hayal arasında ayırım yapamıyordu.

" Kasvetle döşenmiş mütevazı evimde artık iyice yer ettiğin kanependesin prenses." Murat yarı alaylı sözleri ile cevap vermişti genç kıza. Çapkınca kıvrılmış dudakları ve gecenin köhne bir saatinde cin gibi bakan gözleri ile gereğinden fazla keyifli görünüyordu. Sinir bozucu bir şekilde!

Defne vücudunu olabildiğince esneterek gerinmeye çalıştı. Yok ayılmak şöyle dursun kafasını yastıktan kaldırmak bile gelmiyordu içinden yine de isteksizce doğruldu yerinden. Odanın geniş pencerelerinden baktığında gecenin kadife karanlığını seçebiliyordu gözleri. " Saat kaç?" dedi şaşkınca. Kısa kesik sorular sorabiliyordu ancak.

" Saat on iki." Dedi Murat bir nefeste. " biraz daha oyalanırsan geç kalacağız." Diye ekledi, aylak hareketlerle ayılmaya çalışan genç kızı keyifle seyrederken.

Defne yüzünü buruşturdu " Nereye gidiyoruz bu saatte?" diye sordu yine afallamış şaşkın bir ördek gibi hareket ederken. Gecenin bir yarısı operasyon için uyandırılmış şaşkın asker gibiydi.

" Ameliyathane hazır, ekip bizi bekliyor. Bir aydır iyice semirdin artık o böbrekleri alma vakti geldi."

Defne'nin pembe kalpli pijamaları üzerindeyken Murat'ın gayet şık ve spor bir günlük kıyafetle olduğunu gördü. Ameliyathane ve böbrek kelimelerini seçtiği konuşmadan sonra gözlerini kısarak soran bakışlarla adama baktı.

" E hadi da! Sen de uyandığında hiç çekilmiyorsun ablak ablak bakıyorsun suratıma. Yeter da!" dedi Murat yerinden kalkıp mutfağa doğru geçecekken " Hadi hazırlan, üzerine o güzel elbiselerinden giy yine." Diye ekledi. Şakayla karışık sinirlenmiş ve genç kızı bu ufak öfkesiyle bile kendine getirmeyi başarmıştı adam.

" Kusura bakmayın padişahım, gecenin bir saati böyle aniden uyandırılmak pek âdetim değil o yüzden tam kendimi toparlayamadım haşmetmahapları." Dedi Defne biraz ayılınca çemkirmeye başlamıştı hiç vakit kaybetmeden. " Ben uyuyor muyum hala ya?" diye sesli bir şekilde sorguladı kız kendisini. Aslında bunu Murat'a sormamışsa da adamı gülümsetmeyi başarmıştı bu tepkisi ile.

" Rüyanda beni mi görürsün genellikle?" Murat tam bir işgüzarlıkla, hafif çapkınca yamuk gülüşünü ekleyip dudağının kenarına, genç kızı utandırmıştı bu sorusuyla. Yanakları iyice pembeleşen Defne " Ne alakası var canım." Diye mırıldanmaya başladı ama aklına doğru düzgün bir cümle gelmeyince " Neyse ben hazırlanayım o zaman." Diyerek acele ile odasına kaçtı arkasına bakmadan. Geride bıraktığı adamın yüzündeki o hınzır gülümsemeyi görmemişti neyse ki!

Hala hayal ile gerçek arasında tam olarak nerede olduğunu çözememişti. Odasına girer girmez kendini küçük banyosuna attı yüzünü bol suyla yıkadı. Dolapta eline ilk geçen elbiseyi giyip saçlarını gelişigüzel bir şekilde topladı. Canı ne takı takmak ne de makyaj yapmak istiyordu. Aslında yatağa girmek daha cazip bir fikirdi o saatlerde. Gece olduğu için hava biraz serindi. Hemen ince bir hırka kaptı üzerine. Evet, artık hazırdı. Bundan daha fazla kendisi ile uğraşacak hali yoktu. Salona geri geldiğinde Murat'ın elinde tuttuğu kupadan gelen kahve kokusu ile başını dikleştirdi. " Ne içiyorsun ki?" diye merakla sorarak topuklarının üzerinde hafifçe kaldırdı bedenini.

Portakal Kokulu Kız  !!! Kitap Oldu !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin