Bölüm - 11 -

29.5K 1.6K 114
                                    







Asansörde, odalarına doğru çıkarken birbirlerine bakmamaya çalışıyordu yeni evli genç ikili. Murat'ın aklında Defne ile kıydığı dini nikah vardı bir süredir. Genç adam için ancak bir sene devam edecek olan resmi nikahlı bir evliğin pek ehemmiyeti yoktu aslında. Çünkü resmi anlamda boşanmak evlenirken atılan o imza izinin üzerinden bir kalemle geçmek kadar ya da onu silip geçmek kadar kolaydı aslında. Ama dini nikah öyle basit bir şey değildi. Orada Allah'a verilmiş bir söz vardı işin içinde ve Allah'a verilen sözün üzeri çizilemezdi ya da gelişigüzel bir bahane ile silinemez, yok sayılamazdı. Böyle bir sorumluluğun altına gireceğini hiç hesaba katmamıştı adam. İş konusunda o kadar ileri görüşlü biriyken bu portakal bahçelerini almak pahalıya patlamıştı resmen. Nereye elini atsa kolunu kaptırıyordu sanki. Hem de bunu bile isteye yapıyordu neredeyse. Bu kızla aynı evde kalacağını fark ettiğinde dini nikahtan kaçışının olmadığını da acı bir şekilde anlamıştı adam. Son anda caymayı kendine yakıştıramadığı için paşa paşa oturmuştu nikah masasına, töre için evlenen bir genç kız gibi.

Asansörle yukarı katlara çıkarken her katta gelen uyarı sesi dışında bir kıpırtı yoktu dar mekanda.

Defne'nin ise aklı Murat'ın kafasının içinden çok daha fazla karışıktı şüphesiz. Hiç tanımadığı ne idüğü belirsiz bir adamla evlenmişti ve şimdi o adamla Mersin'in en lüks otellerinden birinde balayı süitinde baş başa kalacaktı. Bundan daha ürkütücü bir kabusu olmamıştı belki de şimdiye kadar. Bunun bir anlaşma evliliği olduğunu mantığı kabul etse de kalbinin olağan hızından farklı bir ritimde atmasına engel olamıyordu bu gerçek ne yazık ki. Düğün merasimlerine gelen genç kızların çoğunluğunun damadı beğeni ve hayranlıkla süzdüğünü görünce nasıl gururlanmıştı. Ve belki biraz da kıskanmış olabilirdi, yani birazcık. Duruşunu dikleştirip içinden 'işte bu yakışıklı ve karizmatik adam benim kocam, az öteye geçin bakayım kızlar' diye pohpohlamıştı egosu kalbinin en aşık olmaya müsait yumuşak yanlarını. Ah nasıl da kaptırmıştı kendisini bu sahte peri masalına! Gelinliğini giyip de debdebeli akışlar eşliğinde o imzayı atınca bu evliliğin formaliteden olduğu gerçeği uçup gitmişti genç kızın bir karış havada olanları seyreden hayalperest aklından.

Asansörün kapısı gürültülü bir şekilde açılınca ikisi de düşünceler diyarından geri döndüler bulundukları mekana. Sakin ve çekimser adımlarla odalarına doğru ilerlediler, otelin kırmızı halı kaplı koridorlarında. Bellboy valizlerini odalarına bıraktıktan sonra dalgın ve bir o kadar da yorgun bir şekilde içeri attılar kendilerini.

Balayı süiti şık bir duvarla ortadan bölünmüş iki küçük odadan oluşuyordu. Giriş kısmında kanepesinden masasına ve sandalyesine ve  televizyonuna kadar tam konforlu bir dinlenme odası, arka tarafta ise geniş bir uyku/yatak odası bulunuyordu. Defne içeri girdikten sonra ilk iş olarak duşa girip kendisini sıcak suyun rehavetine bırakmayı tercih etmişti. Güzel bir su terapisi yapıp çıktıktan sonra Murat'ı dinlenme kısmındaki ikili kanepeye ayaklarını karnına çekerek iki büklüm şekilde uzanmış, üzerine serdiği ince bir örtü ile mışıl mışıl uyurken buldu. Sehpada duran kumandayı alıp  açık olan televizyonu usulca kapattı genç kız ve odalarının yataklı olan bölmesine geçti. içi rahatlamış olarak. Sahte de olsa kocasının bu gece için genç kızdan bir beklenti içine girmesi korkusunu ve telaşını yaşıyordu içinde Defne. Böyle bir durumda kalmamak için dualar etmişti banyodayken. Ve bu evliliği tamamlamak isteyen dizginleyemediği melankolik yanı ile de savaş vermişti içerde. Bazı şeyler özel olmalıydı sonuçta!

Kırmızı gül yaprakları ile süslenmiş yatağı görünce hüzünlendi genç kız. Buruk bir tebessüm düştü yüzüne. " Benim güzel balayı yatağım" diye mırıldandı kafasını yastığa gömüp yorganı başına kadar çekerken.

Portakal Kokulu Kız  !!! Kitap Oldu !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin