Defne hayal meyal gördüğü, dadısının küçüklüğünde genç kızı korkutmak için anlattığı korkunçlara benzettiği karartının hareket ettiğini görünce avazı çıktığı kadar çığlık atmaya başlamıştı. Karartı olarak gördüğü şey telaşla ışığı açınca adamı görmüş ve utansa mı yoksa bir oh mu çekse uygun olur bilememişti. Adamın yüzünde şaşkınlık ve öfke duygusu harmanlanmış bir ejderha gibi burnundan duman soluyor ve gözlerinden sadece genç kızın gördüğü ateşler püskürtüyordu. Tabi bunu Defne kendi hayalinde yaşıyor da olabilirdi. Ama adamın sinirli olduğu su götürmez derecede aşikardı.
Kısa sürede tüm hizmetliler odaya akın etmiş, karşılaştıkları görüntü nedeniyle yüzlerine şok hali belirmişti. Artık genç kız ne kadar feryat ettiyse Melda Sultanı bile uyandırıp telaşla odaya çekmeyi başarmıştı. Ne mutlu ona! Melda hanımın karılaştığı sahne ile ilk başta yüzüne gevrek bir gülümseme yerleşmişse de hemen kendisini toparlayıp feryat figanlarına " Rezil oldu, ne yapacağız şimdi? Bu nasıl bir rezalet?" diye yana yakına yaptığı söylenmelerini ekleyerek gayet başarılı bir tiyatro sergilemeye başlamıştı. Hatta iyice abartmış ve kendisini hizmetlilere dayayıp ayılıp bayılmaya kadar götürmüştü performansını. Normal zamanda böyle bir durumla karşılaştığında " neyse, siz keyfinize bakın çocuklar" der ve önemsiz bir şey olmuş gibi yatağına geri dönerdi kadın. Ama bu sefer kızının bir planı olduğunu düşünmüştü ve namuslu insan pozu vermeye çalışıyordu belli ki.
Murat şaşkınca etrafına biriken insanlara bakıyor ağzını açıp söyleyecek bir söz bulamıyordu. Fena halde oyuna geldiğini düşünse de içinde kaldığı durumdan sivrilip kendisini savunabileceği bir çıkış yolu bulamıyordu. " Sizin kızınızın benim yatağımda ne işi vardı?" diye hiddetle sorsa " Bu kız neden sarhoş? Ne yaptın da çığlık attı bu kadar?" sorularına verecek cevabı yoktu. Sahi niye çığlık atmıştı bu portakal kokulu baş belası?
Devir işlemler uzayınca Murat'ın İstanbul'a dönüşünü bir gün ertelemesi gerekmişti. Oteldeki odasının rezerve edilmesi ve şehirdeki uluslararası bir organizasyon nedeni ile otellerin dolu olması Melda Hanımın onların evinde kalma teklifini kabul etmek zorunda bırakmıştı adamı. Pişmanlığı tüm zerrelerini kaplamış bedenini yakıyor ayak parmaklarından başlayıp kulaklarına kadar ateş basıyordu adamı.
Etrafında dönen fırtınaya daha fazla dayanamayan adam sinirlerine hakim olamayıp kapıda bakışan herkesi kükreyerek kovmuştu bir güzel. Melda Hanım bile öfkesinden deliren adamdan korkup söylene söylene odasına çekilmişti. Murat sabah sakin kafayla bu konuyu oturup konuşmayı teklif etmiş ya da bağırarak söylediği için karşı tarafa başka bir seçenek bırakmamıştı. Tüm olayların dışındaki biri gibi kendisini ürkekçe seyreden kıza baktı sinirle.
" Tiyatronu oynadın. Şimdi eserinden memnun bir şekilde odana gidebilirsin sanırım." Öfkeli haline inat gayet sakin ve kibardı adam. Az önceki öfke boşalmasının da bunda bir etkisi olabilirdi tabi. İçinden bir ses, "al şu kızın sarı saçlarını dola eline duvara sürte sürte pekmezini çıkart olmayan beyninin!" diye kışkırtsa bile o sesin cazibesine kapılmamaya gayret etti.
" Gidemem ki.." diye cevap verdi Defne. Korkudan dizlerinin bağı çözülmüştü kızın. Adamın tok sesi hala böğründe yankılanıyordu sanki.
" Niye gidemiyor muşsun? Bitmedi mi? Devamı mı var planının?" diye sordu Murat merak ve endişe ile. Başına daha ne tür çoraplar örecekti bu alık kız acaba?
" Yatağa işedim sanırım. Yani işememiş de olabilirim. Pek emin olamıyorum şuan." Genç kız alkolün etkisindeki aptal yüz hali ile gülmekle ağlamak arası bir tablo sergiliyordu. Sarhoştu, korkmuştu ve şuan dünyada olanlardan da bihaberdi.
Portakal kokusunu bastıracak kadar keskin bir koku yayılıyordu genç kızdan. Kafasının güzel olduğu her halinden belli oluyordu. " Hay Allah'ım ya çattık belaya!" diye söylenerek konuk odasının lavabosuna yöneldi adam.
" Sen ne yapacaksın şimdi?" diye kafasını uzatarak şaşkınca sordu genç kız. Adamdan iyice ürkmüştü.
" Abdest alacağım. Müsaaden var mı?" murat sinirle çemkirince geri pusan genç kız " Ne namazı ki bu saatte?" diye mırıldandı söylenir gibi.
" Yatağıma kadın girdi diye şükür namazı kılacağım! Tövbe Allah'ım aklıma mukayyet ol katil olmadan kurtulayım şu memleketten!" diye çıkıştı adam.
" Tamam ya ne diye bağırıyorsun ki ben nerden bileyim öyle bir namaz olduğunu ama." Üste çıkmaya çalışarak sesini yükseltti genç kız çoktan lavaboya girmiş adamın arkasından bağırarak.
Murat abdestini aldıktan sonra içeri geri döndüğünde genç kızın çoktan rüya âlemine dalmış olduğunu gördü. Masum bir güzelliği vardı kızın. Duru beyaz bir cildi portakal rengine yakın saçları vardı. Dolgun dudakları canlı kırmızı rengiydi, belki ruj vardı dudaklarında. Adam genç kızı iki gündür hiç böyle uzun bir bakışla incelemediğini fark etti. Hemen bakışlarını kaçırıp valizinden seccadesini çıkardı ve sabah namazını kılmak için belirlediği kıble yönüne doğru serdi.
Defne sabahın açılışını dehşet veren bir baş ağrısı ile yaptı. Gözünü açtığında gördüğü eşyaları tanımlamaya çalıştı. Yine kendi odasına çıkmaya üşenip misafir odasında sızmış olmalıydı. Odayı boş bakışlarla tararken krem rengi tekli berjerde boynu bükük bir şekilde uyuya kalmış olan Murat'ı gördü.
Aklına geceden kalan hayal meyal hatırladığı görüntüler akın etmeye başladı. Koltukta uyuyan adamı görmeseydi hepsinin bir rüya olduğuna yemin edebilirdi. Birden yorganı ayakları ile teperek üzerinden atıp çarşafı kontrol etti. Şükür ki ıslak değildi!
Homurtulu bir şekilde uyanmaya başlayan adamın kıpırtıları ile vücudunu gereksiz bir heyecan basan kız yerinden sinsice kalkmaya çabaladı. Fakat aptal Amerikan filmlerindeki gibi ayağı adamın bavuluna takılıp düşüverdi. Filmlerde de öyle oluyordu değil mi? Amaçladığının aksine odadan hissettirmeden çıkmaya çalışırken bomba etkisi ile adamı yerinden fırlatarak uyandırmayı becermişti. Aferin Defne! Kendisine şaşkınca bakan adama kısa bir an ne diyeceğini bilemeden baktıktan sonra " şey.. ben çıkacaktım da odadan." Diyerek geveledi. Adam gözlerini devirerek bıkkınca " Anca mı aklına geldi odadan çıkmak?" dedi. Geceki öfkesi yerini garip bir kabullenişe bırakmıştı sanki. Kolundaki saate bakıp derin bir nefes aldı. Koltuğun yanındaki sehpada duran telefonunu alıp rehberden bulduğu bir numarayı çevirip karşıdakinin açması için beklemeye başladı. Bunu fırsat bilen Defne sessizce odadan sıvıştı. Artık ne kadar becerdiyse tabi! Zaten adamın ilgisi şuan onda olmadığı için kaçışı nispeten kolay olmuştu.
Defne odasına çıkınca ılık bir duş alıp kendisine gelmeye çalıştı. Banyodan çıkınca üzerine rahat bir kot pantolon ve beyaz, salaş keten bir gömlek giyip yatağına oturmuş kendi kendine düşünürken hizmetlinin kendisini kahvaltı masasına çağırmasıyla biraz tereddüt etse de çaresizce aşağıya indi. Kahvaltı masasına oturan ev ahalisi ve sevgili misafirlerinin yüzleri sirke satıyordu. Porselene değen demirden çatal/bıçağın ve çay bardağının için çırpına çırpına şekeri eritmeye çalışan çay kaşığının birbirlerine karışan sesleri dışında ses yoktu. Hizmetlilerin kendi aralarında fısıldaşmalarını bile ayırt edebilecek kadar sessiz ve gergin bir ortam oluşmuştu. Defne'nin masaya gelişi çekilen gerilim filminin üzerine tüy dikmiş gibiydi.
Defne masadaki yerine kurulduktan sonra Murat tabağında isteksizce kovaladığı zeytinle ilgilenmeyi bırakıp kafasını kaldırdı ve ortaya konuştu. " Dün akşam ile ilgili büyüklerime danışıp bir karara vardım kendimce. Bu durumu yemekten sonra konuşmamız gerektiğini düşünüyorum." Sesi soğuk ve donuktu. Keyifsiz olduğu asık suratından rahatlıkla okunabiliyordu.
Melda Hanım " Evet, ben de konuşmamız gerektiği konusunda hemfikirim. Kahvaltıdan sonra çalışma odasında kahvelerimizi içerken konuşabiliriz." Dedi aynı soğuk tavırla.
Erdal konu ile ilgisiz bir şekilde tabağındaki yiyeceklere yoğunlaşmıştı. Defne ne konuşulacağını merak ederek masum ve günahsız bir şekilde midesini az da olsa doldurmaya çalıştı. Kafası içinde hiçbir düşünceyi barındırmamaya yemin etmiş boş bir teneke gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Kokulu Kız !!! Kitap Oldu !!!
Humor!!!Watty's 2016 - Gizli Cevherler Ödülü!!!! " Tiyatronu oynadın. Şimdi eserinden memnun bir şekilde odana gidebilirsin sanırım." Öfkeli haline inat gayet sakin ve kibardı adam. Az önceki sinir boşalmasının da bunda bir etkisi olabilirdi tabi. İ...