- Hadi seviyor sevmiyor yapalım...
+ Bunun yaprakları çok be.
- O zaman şöyle fotoğraflarını çekelim. Yuvarlak oluşturayım papatyalardan. Ama birkaç tane daha lazım (dedi kadın.)
+ (Genç ayaklanıp birkaç papatya daha koparıp getirdi.) Bunlar olur mu?
- Olur olur. Keşke papatyadan taç da yapsan. (Biraz sitemkar söyledi genç kız bunu.)
+ Ama ben yapmasını bilmiyorum ki.
- Hiç romantik değilsin. (dedi genç kız hala sitemkar sözlerle...)
+ Sana da yaranılmıyor. Daha önce kimseye papatyadan taç yapmadığım için bilmiyorum.
- Aferin o zaman. (Hafif tebessümle mutlu olarak söyledi kız bunu.)
+ Zaten anlamıyorum kızları. (bu sefer adam sitemkardı.) Papatyayı ezme dersiniz ama koparıp taç yaparsınız, köpekleri sever zincir takarsınız, kuş sever kafese koyarsınız, kedi sevseniz kızınca tekme atarsınız. En iyisi siz sevmeyin... (Biraz damarına basıyordu genç kızın.)
- Sevme o zaman Allah Allah...
+ Hahh bir de kuyruğunuzu dikersiniz hemen.
- Sevme arkadaşım o zaman sevme!
+ (Kolunu atıp boynuna eğdi başını ve saçlarından öptü.) Biz erkeklerde de böyle işte. Gülün dikeni elimize bata bata severiz... (Sımsıkı sarılıp öptü saçlarından tekrar.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ İNSANLAR
Short StoryEvren dengesizlikler üzerine kuruluyken biz insanoğlundan dengeli olmamız beklenemezdi. Çünkü "umut" denen şey her zaman dengemizi bozmaya yetti. Bizi hayal kırıklıklarına ve boş ümitlerin içine itti. Neden sonra konuşmasını öğrendiği gibi...