Bir kahvenin kırk yıllık hatrı vardır derler. Çok kahveni içtim. Bir ömürden fazla borcun vardı. Şimdi noldu da yoksun peki? Kim öldü? Seni seven ben mi yoksa sen mi? Senin ölmediğin kesin. Çünkü tüm o aşka dair söylediklerin samimiyetsiz ve yapmacık sözler silsilesiymiş. Laf olsun diye söylenmiş. Bana söylediğin 'gerçek aşk bu değil' sözün ne kadar da anlam kazanmıştır şimdi. O kadar sevgi sözleri o kadar öpmeye doyamaman. Hepsi birer hevesten ibaretmiş. Öylece sevmişsin beni. Sokaktaki bir kediyi sevip acımak gibi. Öyledir sokak kedileri. Yolda karşına çıkar seversin okşarsın acırsın. Sonra yürüyüp devam edersin umrunda olmadan. İçinde tatlı bir hisle unutur gidersin. Ben de öylece unutulup gittim işte.
Bu yazdıklarımın hiçbirini okumuyorsun. Haberin yok pulsuz mektuplardan. Ne tuhaf değil mi? Hasta olsam niye dikkat etmiyorsun diye kızan senin artık aklına bile gelmiyorum. Güzel bir anı bile değilim senin için. Geçmişteki bir hatadan ibaret sende anlamım...
İnsan sevmeyince dili de çok değişiyormuş. "Hiç konuşmuyorsun benimle" diyen de sen "Beni artık rahatsız etme." diyen de...
Ne garip şu aşk! Seni yarım bırakan kendi eksikliğinden habersiz...
– Fatih Alıç - Devrik Cümleler (Pulsuz Mektup 5)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ İNSANLAR
Short StoryEvren dengesizlikler üzerine kuruluyken biz insanoğlundan dengeli olmamız beklenemezdi. Çünkü "umut" denen şey her zaman dengemizi bozmaya yetti. Bizi hayal kırıklıklarına ve boş ümitlerin içine itti. Neden sonra konuşmasını öğrendiği gibi...