Tül çekilmiş tüm düşüncelerime. Güneş desen bulanık. Ama hala göz alıcı. Bense napsam şu hayatta onun derdindeyim. Ne yapsam bir bütün olarak hissedebilirim ki kendimi. Ne tamamlayabilir içimdeki eksik parçaları. Ömür... Ömür dedikleri hızlı bir tren. Arkasından koşmak ne mümkün... Hadi onu da geç. Saniyeyi tutabiliyor musun sen onu söyle. Al bak kaçtı yine! Bir tek düşünceler ve hayaller kalıyor geriye böyle zamanlarda. Anı dedikleri şey bu yüzden kıymetli. Geçen ömrün birer parçaları onlar. İlk seviler ilk öpüşler... Hepsi bizi biz yapan parçalardan biri. Ya eksik kalanlar? Onlar hep mi bir tülün ardındalar? Yalnızlık dedikleri şey aslında hayatın tüm gerçekliği mi? Kim bilir... Kim bilir bir felsefecinin deyimiyle bizler aslında evrenin olmayan parçalarıyız. Bir yokluk topluluğunun içinde yaşamımızı sürdürmeye ve de ispatlamaya çalışıyoruz. Gerçekten; orda bir güneş var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ İNSANLAR
ContoEvren dengesizlikler üzerine kuruluyken biz insanoğlundan dengeli olmamız beklenemezdi. Çünkü "umut" denen şey her zaman dengemizi bozmaya yetti. Bizi hayal kırıklıklarına ve boş ümitlerin içine itti. Neden sonra konuşmasını öğrendiği gibi...