Reneesme'nin gözünden The Twilight Saga'nın devamı.
Cullen ailesi için 2013 yılı ve sonrasını anlatıyor. Bir yetişkin Reneesme x Jacob hikayesi.
10 yıldır benimle birlikte büyüyen bir hikaye.
Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden e...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Source 1
Beautiful | HIM
" Just one look into your eyes One look and I'm crying 'Cause you're so beautiful
Just one kiss and I'm alive One kiss and I'm ready to die 'Cause you're so beautiful
Just one touch and I'm on fire One touch and I'm crying 'Cause you're so beautiful
Just one smile and I'm wild One smile and I'm ready to die 'Cause you're so beautiful "
ufuk • çizgisi
La Push'a vardığımda Jacob'un orada olacağını tahmin ettiğim için direk sahile indim. Onu kıyıda küçük bir teknede otururken buldum. Beni görünce el salladı. Gülümseyerek ona doğru yürüdüm.
"Günaydın."
"Günaydın, gel hadi," diyerek elini uzattı. Gülümsemesi tüm yüzüne yayılmıştı. Beni uzun bir zamandan sonra yeni görmüş gibi heyecanlıydı. Ayakkabılarımı çıkarıp bir elime aldım ve soğuk suya adım attım. Serinlik hissinin canlandırıcı etkisi tüm vücuduma yayıldı. Jake'in yardımıyla tekneye çıktım.
"Bu tekne nereden çıktı?" dedim uzanıp ona sarılarak. Fakat bu hareketim botun dengesini ve haliyle de bizim dengemizi bozdu. Kollarımı boynuna sarmış olduğum için teknenin kenarlarına tutunma fırsatı bulamamıştım. Kendimi bir anda yerde ve Jacob'un kucağında buldum.
"İyi misin?" Jacob gülümsüyordu. Yüzlerimiz çok yakınlaşmıştı. Gözlerimi kaçırarak kalkıp dengeyi sağlamak için karşısına oturdum. Yine de gülümsememi gizleyememiştim.
"Asıl sen iyi misin?" Cevap olarak gülümsemesi genişledi. Utanmaya başladığımı hissettiğimden konuyu değiştirmeye çalıştım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Uzak değil merak etme." Vakit kaybetmeden motoru çalıştırdı.
Yarım saat kadar geçmişti ki önümüzde bir kara parçası belirdi. Yaklaştıkça daha da büyüdü. Küçük bir adaydı fakat oldukça geniş bir sahili vardı. Adanın ortası ve arka tarafları ağaçlarla kaplıydı. Önündeyse ahşap bir kulübe vardı. Muhteşem bir sahil manzarasına sahipti. Jacob sahilin ortasından uzanan tahta iskelenin yanına iyice yanaştıktan sonra tekneyi sabitleyerek indi. Beni de belimden kaldırarak indirdi. Şaşkınlıkla etrafımı inceliyordum. İskelenin en ucunda oturmak için minderler ve küçük bir masa vardı. Ayrıca suyun üzerinde duran geniş bir hamak vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
