Wild Painting | Distractions
"
So now you do what you want to do
I'm here lyin next to you
In my mind, you're all that I really want
Claws and the marks on my favorite shirt
Got me feeling the motions
I didn't know I had for you
You thought you knew
But you didn't
And I didn't at all
I wanted you to stay
What's on your mind?
I want you to notice how I keep trying
Trying to talk to you
Light catches my eye
Distractions occur
I'm trapped in a blur
Oh, I wish you knew what I know
Distractions, distractions
I'm full of distractions
I wish you knew what I know
"ufuk • çizgisi
Odada ayakta kalan herkes boş koltuklara geçip oturdu. Jacob ile ben de ikili koltuğa geçtik.
İlk babam konuşmaya başladı. "Alice'in görüsüne göre kadın yarın günbatımında buraya gelip bizimle tanışmaya karar verdi. Fakat bugün neden yine bu şekilde bizi gözetlediğini bilmiyoruz."
"Sadece eşyasını almak için gelmiş olması da tuhaf bir davranış olurdu," dedi Rose.
"O kadar hızlı ki," diyerek atıldım, "görünmez olduğunu düşünmeye başladık." Alice ve Rosalie de kafalarını sallayarak beni onayladılar.
"Hatta belki şu an bile yakınlarda bizi dinliyordur," dedim gergin bir şekilde.
"Kokuyu alırdık," dedi Jacob hırıltılı bir nefesle. Sinirini hissedebiliyordum.
"Deneyimli ve güçlü bir vampiri hafife alamayız," diyerek uyardı Carlisle.
"Anlaşılan o ki zarar verme niyeti yok," dedi annem.
"Eğer isteseydi, Nessie mutfakta yalnızken, bu kaçınılmazdı," diyerek annemi destekledi Alice de gergin bir ses tonuyla. Yüzünde, yaşanabilecek senaryoları görüsünde görüyormuş gibi bir ifade vardı.
"Yanına geldiğimizde, her şey için çok geç olurdu," dedi Rose da suçluluk duygusuyla. Daha birkaç saat önce, mutfakta, görünmez dişlerin boynuma saplandığı görüntüsü zihnimden geçince ürperdim. Nasıl savaşacağımı bilmiyordum. Belki de bir ara Jacob'dan bana öğretmesini isteyebilirdim. Özellikle Jasper ve Emmett'in de deneyimlerinden faydalanmak istiyordum. Bu konuda bana seve seve yardım edeceklerini biliyordum.
"Abartmayın, evet belki pek deneyimim yok ama kendimi koruyabilecek kadar da güçlüyüm," dedim onlara biraz güven aşılamak için.
"Bir vampiri, hele ki özel yeteneklere sahip bir vampiri asla hafife almamalısın Nessie," diyerek uyardı Jasper. Gücümün vampirlere veya kurt adamlara eş olmadığını biliyordum fakat hiç bu kadar tehdit altında hissetmemiştim. Tam da bu yüzden eğitime ihtiyacım vardı.
"Yanında canlı kan torbası taşımayı seven bir vampirden bahsediyoruz. Nessie'nin karışık kokusu onu cezbetmiş olabilir," diyerek düşüncelerini açıkladı Jacob.
"Durum bu olsaydı bize yüzünü göstermeden bunu çoktan yapardı," dedi Carlisle.
Jacob'un tedirginliğinin ve sinirinin kokusunu alabiliyordum neredeyse.
"Yine de bu eve izinsiz girerek çoktan çizgiyi aştı," dedi Jacob sertçe.
"Sakin ol Jake," dedim elimi bacağına koyarak. Fakat yarın buraya geleceği halde neden hala evimize davetsiz girip bizi rahatsız ettiğini ben de anlayamıyordum. Bundan keyif alıyor olmalıydı. Uzun bir yaşama sahip vampirler tuhaf bir espri anlayışına sahip olabiliyordu.
Kolunu bana sararak dudaklarını saçlarıma gömdü. Kokum onu sakinleştiriyormuş gibiydi.
"Belki de annemle babama benzer bir hikayeleri vardır. Olamaz mı? Hatta belki de bu yüzden buraya gelmişlerdir," dedim bir anda. Bu düşünce aklımıza daha önce nasıl gelmemişti anlamamıştım. Herkes şüpheyle dediklerimi tarttı bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ufuk çizgisi | the twilight saga
FanfictionReneesme'nin görüşünden The Twilight Saga'nın devamı. (hikaye 2013'te geçmekte) Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden esinlenerek 2010'da yazmaya başladığım bir Reneesme & Jacob hayran kurgusu. Hikayemin adını Twilight serisinin is...