Jacob'un tenimi saran kollarının sıcaklığıyla uyandım. Arkamdan usulca sokulmuştu, nefesinin saçlarıma vuruşunu hissedebiliyordum. Uyandırmamaya çalışarak yüzümü ona döndüm. Elini de belime doğru çekmiştim. Alışkanlık olduğu gibi parmaklarımla yüzünü gezerken dudaklarına geldiğimde uyandı. Bakışları öyle güzeldi ki sanki yıllar sonra kavuşmuştuk.
"Seni uyurken bile özlüyorum." Diye mırıldandı. Gülümsedim.
"Neyse ki ben seni rüyamda gördüm." Dedim muzipçe.
"Hmm, anlatmak ister misin?" Dedi belimdeki elini kaldırmadan yavaşça kalçama indi ve beni kendine daha da yakınlaştırdı.
"Gücüm olsaydı göstermeyi tercih ederdim, anlatamayacak kadar utanıyorum." Dedim dudak bükerek.
"Güzel bir rüyaya benziyor. Başka zaman gösterirsin öyleyse, gücünle değil tabii." Dedi sırıtarak. Kızardım hemen."Jake! Hala evdeyiz!" Dedim yüzümü boynuna gömerken. Gülüyordu. Kafamı geri kaldırdığımda göz göze gelip bir süre öyle kaldık. Sonra aniden kalçamdaki eliyle beni tutup üzerine çekti ve öpmeye başladı. Hazır olmadığım bu hareketi karşısında dudaklarımdan kısa bir "Ah" sesi kaçtı. Evde kimsenin olmaması için dua ediyordum. Bizi duymamaları imkansızdı. Kollarımı boynuna dolayıp öpüşlerine karşılık verdim. Sonra kulağıma aşağıdaki kapının çarpma sesi geldi.
Hemen geri doğruldum ama hala Jake'in üzerindeydim."Rezil olduk galiba." Dedim gülerek ve daha da kızararak.
"Ne yapayım, sen bu haldeyken kendimi tutamadım. Ayrıca utanan sadece sensin ve bilmek istiyorsan söyleyeyim herkes avlanmaya çıkmıştı zaten, evde bir tek Nahuel var." Gülümsemesi daha da derinleşti. Bundan büyük bir keyif alıyor gibiydi. Gözlerimi devirdim.
"Gerçekten mi Jake? Bana Nahuel'i kıskandığını söyleme sakın, çok saçma."
"Hey, tabii ki kıskanmıyorum, biz sıradan bir ilişki yaşamıyoruz ki Ness. Sana sevgimi göstermek için bahanelere de ihtiyacım yok. Senin için hayatımdan kolaylıkla vazgeçebilirim, bunu biliyorsun." Dediğinde onu dudaklarımla susturdum.
"Ben ölümden bahsedince kızıyorsan sen de bahsedemezsin." Gülümsedi.
"Hadi kahvaltı yapalım. Misafirimize de ayıp oldu." Dedi. Üzerinden kalkarken yine göz devirdim. Çabucak giyinip mutfağa indiğimizde Nahuel'i de mutfak masasında telefonla konuşurken bulduk. Biz geldiğimizde kapatıyordu."Günaydın Nahuel!" Dedim.
"Günaydın, teyzemle konuşuyordum." Diyerek açıkladı.
"Kahvaltı hazırlayacağız, aç olmalısın?"
"Size katılabilirim." Diyerek onayladı. Böylece dolapta ne varsa hızlıca bir şeyler hazırlayıp yemeye giriştik. Bitirmişken diğerleri avdan dönmüştü. Tekrar salonda toplandığımızda babam konuşmaya başladı,
"Pekala, bu işi nasıl yapacağız Carlisle?"
"Durumu hafifletmek için, Nahuel'den zehir geçtikten sonra Nessie'yi uyutmayı düşünüyorum. Böylece panzehir oluşurken acısını hissetmek zorunda kalmayacak." Jacob'un belimdeki eli daha da sıkı kavradı. Derin bir nefes aldım."Bu çok saçma." Diyerek söylenmeye başladı Jacob.
"Üzgünüm Nessie, başka türlü yardımcı olmak isterdim." Dedi Nahuel.
"Hey sorun değil. Bu durumdan kurtulmak zorundayım artık." Sonra Jake'e döndüm.
"Jacob, lütfen kendini hırpalama. Canım yanmayacak." Dedim ona dönüp elimle yüzünü kavrayarak.
"Bunu görmeye nasıl dayanacağım bilmiyorum." Dedi.
"Hey sadece küçük bir ısırık, abartacak bir şey değil. İyileşmem için. Hem sabahki konuşmamızı hatırla." Dedim onu sakinleştirmeye çalışarak.
"Bunu ne zaman yapmak istersiniz?" Diye sordu Carlisle. Sakince Nahuel'e baktım."Ben hazırım beklemeye gerek yok, bir an önce bu iş bitsin." O da kafasıyla onayladı. Sonraki yarım saatte Carlisle ve Emmet benim için ameliyat masasını salona taşıdılar. Alice ise beni zorla odasına götürüp daha rahat kıyafetlerinden giydirdi. Geri döndüğümüzde beni uyutacağı ilacı hazırlayan Carlisle ameliyat masasının yanında beni bekliyordu. sonra diğer herkes oturmuş bizi bekliyordu. Jacob ise hemen yanıma koşup elimi tutmuştu.
"Pekala, bu oldukça garip olacak." Dedim gerginliğimi bastırmaya çalışırken.
"Rahat ol Nessie, bir şey olmayacak." Dedi annem güven verircesine. Jacob yüzümü avuçlarının arasına aldı ve uzun uzun öptü.
"Seni seviyorum." Dedi alnını alnıma dayanarak.
"Ben de Jacob, korkma lütfen, fazla uyumayacağım söz." Dedim buruk bir gülümsemeyle. Başını salladı ve son bir kez sıkı sıkıya sarıldık. Daha sonra annemle babamın yanına geçti. Hepsi heykel gibi duruyor olsa da gergin oldukları çok belliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ufuk çizgisi | the twilight saga
FanfictionReneesme'nin gözünden The Twilight Saga'nın devamı. Cullen ailesi için 2013 yılı ve sonrasını anlatıyor. Bir yetişkin Reneesme x Jacob hikayesi. 10 yıldır benimle birlikte büyüyen bir hikaye. Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden e...