⁴¹ karanlığa mahkumdum, güneşim beni unutmuştu | wip ✨

441 25 5
                                    

ufuk • çizgisi

Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken gözlerimi açtığımda evimizin salonunda olduğumu fark ettim. Kafamı hareket ettirmeye çalıştığımda keskin bir ağrı saplandı. Başımdan geçenleri anımsadığımda yüzüm buruştu. Bir bu eksikti. Kendi hatamdı doğrusu.
"Reneesme, canın yanıyor mu?" Annem uyandığımı ilk fark eden kişi olmuştu, hemen yanıma koşup üzerime eğilerek endişeyle beni inceledi. 

"Baş ağrılarımın hiçbiri bu kadar berbat olmamıştı," dedim. Hasta yatağında olduğumu fark ettim. Koluma serum bağlanmıştı. Annem hemen seruma ağrı kesici ilave etti. Hafifçe gülümsedim. O da gülümseyerek saçımı okşadı.
"Birazdan azalır. Çok korkuttun bizi," dedi elimi avcuna alarak. Sırayla herkes yanıma uğradı. Üzerinde yattığım koca hastane yatağıyla odak noktasında ben vardım. Çok rahatsız ediciydi. Annemle babam dışında herkes tekrar koltuklara dağıldıktan sonra, "Jacob nerede?" diye sordum. Annem sorum karşısında gözlerini kaçırarak babama döndü.

"Ona bir şey mi oldu?" dedim korkarak. Endişelenmeye başlamıştım ve gözlerim dolmuştu. Babam yavaşça ayak ucuma oturdu.

"Jacob iyi, merak etme." 

Annem hemen elini yanağıma yasladı ve, "Brad yaralıydı ama Carlisle onunla da ilgilendi. İyileşecek," diyerek açıkladı.

"Nerede öyleyse?"
"Seni getirdikten hemen sonra gitti," dedi annem ellerimi okşayarak.
"Nereye gitti?"

"Bilmiyoruz," dedi babam.
"Aklını okusaydın ya," dedim hayal kırıklığıyla.
"Denedim. Ama o bile bilmiyordu. Sanırım.."

"Sanırım ne?"
"Oldukça üzgün ve sinirli," dedi babam. Brad'i öptüğümü duymuştu. Ama öptüğüm Brad değildi ki, onu Jacob sanmıştım. Her şeyi yanlış anlamıştı. Bedenim onun yokluğuna tepki göstermeye başlamıştı bile. Gözyaşlarıma engel olamıyordum daha fazla. Usul usul yanaklarımdan süzülmeye başladılar.

"Bella? Edward?" Alice yanımıza gelmişti. Carlisle Reneesme'nin biraz daha uyuması gerektiğini söylüyor. Babam tamam anlamında başını salladı bana bir öpücük bırakarak gitti. Annemse yastığımı düzeltti önce, sonra yanaklarımdan öptü ve gitti.
Şimdi bir tek Alice ile ben kalmıştık.

"Çok acıyor mu?" dedi yüzünü ekşiterek.
"Şimdi biraz azaldı," dedim güçsüz bir gülümsemeyle.
Yanıma geldi ve baş ucumdaki koltuğa oturdu.
"Özür dilerim Nessie."
"Senin bir suçun yok Alice."
"Eğer sizin türünüzü görebilseydim." Üzgün bir şekilde iç çekti.

"Asıl suç bende. Her şeyi mahvettim."
"Ağlama lütfen. Dikişlerini zorlayacaksın."

"Jacob beni asla affetmeyecek. Brad'i o sanıp öptüm."
"Sen kötü bir şey yapmadın. Bilmiyordun ki."
"Belki de, ama o bunu bilmiyor değil mi?"
"Seni dinleyecektir. Seni seviyor."
Evet beni seviyordu ve ben gidip Brad'i öpmüştüm. Tekrar gözyaşlarına boğuldum.
"Carlisle?" Diye seslendi Alice. Üç saniye sonra Carlisle elinde iğneyle yanımızdaydı.
"Biraz uyusan iyi olur Reneesme. Yardımcı olması için sakinleştirici vereceğim şimdi sana," dedi ilacı seruma enjekte ederken.

"Ne zaman iyileşirim?" dedim, hemen bu lanet olası yataktan kalkmak istiyordum.
"Neyse ki yaran çok derin değildi ve kafatası hasarın yoktu. Hayatını tehlikeye atacak bir durum olmadı. Ama kas dokun zedelendiği için iki gün dinlenmen gerekecek. Yarı vampir olduğun için tabii."
"Teşekkürler Carlisle." Diye mırıldandım. Son göz yaşlarımında yanağımdan süzülmesine izin vererek gözlerimi yumdum. Uyumaya çalışacaktım. Alice ve Carlisle'in sessizce çıktıklarını duydum.

Uyandığımda Carlisle kafamdaki dikişi kontrol ediyordu.
"Nasılsın Reneesme? Ağrın var mı?" Diye sordu.
"Hayır ağrı geçti." Dedim.
"Hızlı iyileşme sürecine girmişsin çünkü, bu iyi. Dikişler de temiz. Dinlenmene bak sen, Alice'i çağıracağım yanına şimdi. Diğerleri avda." Dedi. Kafamı sallayıp gülümsedim. Göz kırptı ve gitti. Alice ise zıplayarak yanıma geldi. Elinde koca bir plastik bardak vardı.

ufuk çizgisi | the twilight sagaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin