Reneesme'nin gözünden The Twilight Saga'nın devamı.
Cullen ailesi için 2013 yılı ve sonrasını anlatıyor. Bir yetişkin Reneesme x Jacob hikayesi.
10 yıldır benimle birlikte büyüyen bir hikaye.
Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden e...
Carlisle'ın diğer kolumdaki iğneyi de çıkardığını hissettim. İlacın kesilmesiyle beraber kafamda her şey daha net hale gelmeye başladı. Yavaş yavaş vücudumun kontrolünü geri kazanıyordum. Ağrılar geçmişti ama çok yorgundum. Bir süre bekledim. Korkarak birkaç derin nefes aldıktan sonra yavaşça gözlerimi açtım. İlk gördüğüm onun gözleri oldu. Endişeliydi ve ağlamıştı. İlk tepkim gülümsemek oldu.
Artık kontrol edebildiğim kolumu kaldırıp parmaklarımla Jacob'un gözyaşlarına dokundum. "Merhaba Jake." Bütün özlemim sesime yansımıştı. Ama gözlerimi açışım onda beklediğimden farklı bir etki yaratmıştı. Elimi tutup avucumdan öptü. Şaşkınlıktan kendini ancak toparladı. "N-Nessie? Canın yanmıyor değil mi?" "Hayır. Artık iyiyim sevgilim, merak etme." "Gözlerin, nasıl olur? Carlisle?" Jacob birden doğrularak Carlisle'ın kendi yerine geçmesine izin verdi. Şaşırmıştım. Annem ve diğerleri de yatağımın öbür ucuna dizilmişler bana daha yakından bakmaya çalışıyorlardı. "Neler oluyor? Ne var gözlerimde?" Dedim merakla. "Renkleri mora dönmüş Reneesme, tedaviden, kurt kanından veya zehirden dolayı olmuş olabilir."
Carlisle daha da yaklaşıp ışıkla gözlerimi kontrol etti. "Geçici olduğunu düşünüyorum, vücudunda son bir ayda çok fazla değişim oldu. Bir çeşit tepki sanıyorum." "İnsan kanı içince bizim gözlerimiz kırmızıya dönüyor, veya susadığımızda siyaha. Bu yüzden endişelenme tatlım, eminim düzelecektir." Annem her zamanki gibi beni yatıştırmıştı. Sıkıca elimi tutmuştu. Hala bir anda tekrar komaya girecekmişim gibi endişeyle bakıyordu bana. Onu ne çok korkuttuğumu anladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Biraz komik oldu böyle yapınca ama gözünüzde canlansın istedim 😂 )
"Evet, şuan önemli olan senin aramıza dönmüş olman." Alice bir yandan telefonla babamı görüntülü aramış, beni gösteriyordu. "Reneesme, seni o kadar çok özledim ki, uyandığında yanında olamadığım için üzgünüm. Yarın geldiğimde her şeyi anlatacağım. Şimdi kapatmam gerekiyor uçağa biniyoruz." Gülümseyen babama el sallayarak öpücük yolladım. "Beni merak etme baba, bekliyorum gelmeni!"
"Sanırım biraz daha dinlenmeye ihtiyacın var, onu yalnız bıraksak iyi olur çocuklar." Esme her zaman önce karşısındakini düşünüyordu. "Teşekkür ederim Esme, hepinizi çok seviyorum, sizi korkuttuğum için özür dilerim." Sesim çatlamıştı hemen. "Hey sakın öyle söyleme, senin suçun yok tatlım." Rosalie eğilip alnıma bir öpücük kondurdu. "Tanıdığım herkesten daha güçlüsün Ness." Emmet göz kırptı ve Rose ile beraber odadan çıktılar. Alice ve Jasper'da kolumu hafifçe sıkarak gülümsedikten sonra Esme ile beraber dışarı çıktılar.
"Uyumak istemiyorum. Dediğinize göre zaten bir aydır uyuyorum, çok şey kaçırdım." Diyerek somurttum Carlisle'a. Annem hafifçe kıkırdadı. Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra masadaki bardağı getirdi. "Öyleyse önce şunu içmeni istiyorum, biraz daha güçlenmelisin." Uzattığı bardağı kokladım. İnsan kanıydı. Tek kaşım kalkınca Carlisle konuştu. "Bir hafta daha insan kanı içsen iyi olur Nessie, iyileştiğinden emin olmalıyız." Gözlerim Jacob'a kaydı. Öyle tutkuyla ve özlemle bakıyordu ki kalbim taştı, ikimize de birşey olmamıştı, bizi ayıramamıştı.
"Öyleyse birilerinin Jacob için de yemek yapmayı unutmaması gerekecek." Diyerek kıkırdadım ona bakarak. Onu da güldürmeyi başarmıştım.
Carlisle ve annem kısa bir an bakıştıktan sonra tekrar bana döndüler. "Herhangi bir ağrın olursa haber ver, hepimiz evde olacağız zaten." Başımı salladım ve Carlisle vücuduma bağlı geri kalan aletleri de söktükten sonra dışarı çıktı. Elimdeki kanı tek dikişte bitirdikten sonra gülerek anneme uzattım. "Eh, ben de iniyorum aşağı öyleyse. Seni seviyorum Reneesme." "Bende seni anne." Son bir öpücük daha verdikten sonra o da odadan çıktı. Jacob tekrar yatağımın başına yaklaştı.
"Sonunda yalnız kaldık." Dedim kalp atışlarımı düzenlemeye çalışırken. O kadar mutluydum ki tekrar ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Ölüyordum Nessie, uyanmadığın her gün. Tek tutunabileceğim şey kalp atışlarındı ve..ve bunu sana yapanın aslında ben olduğum-" Hemen elimi dudaklarına koyarak onu susturdum. "Senin suçun değildi Jake, nolur, tamamen benim kararımdı. Sana bir şey olmasına nasıl izin verirdim? Bu yüzden kendini suçlamayı hemen kesmeni istiyorum. Bütün suç Br-, ondaydı." Elimi çekerek avucunun içine hapsetti.
"Onu bulup parçalara ayıracağım Nessie, bizi ayrı bıraktığı her bir saniye için ona inanamayacağı acılar çektireceğim." Kafamı salladım. "Onu bulmaya gitmeni istemiyorum. Bu beni bırakıp gitmen demek. Lütfen Jake, bırakalım peşini. İkimiz de kurtulduk. Söz ver bana, beni bırakıp onu aramaya gitmeyeceksin." Kaşları çatıldı hemen. Uzun uzun gözlerime baktıktan sonra teslim oldu. "Söz veriyorum gitmeyeceğim, ama sürü onu bulacak ve buraya getirdiklerinde onu kendi ellerimle öldüreceğim. Senin için hep bir tehdit olacak, yaşamasına izin veremem." Sakince başımı sallayarak onu onayladım.
"Çok uzun uyumuşum, kaçırdığım her şeyi bana anlatman gerekiyor. Ama önce daha önemli bir işimiz var." Tek kaşını kaldırdığında sırıtarak cevap verdim. "Gel işte buraya, seni ne kadar çok özlediğimi bilmiyorsun sanki!" Diyerek saçlarını kavradığım elimle onu kendime çektim. Sımsıcaktı, nasıl da özlemiştim. Onu öpemediğim bütün bir ayın acısını çıkarmaya çalışıyordum. Yine de o üstüme ağırlığını vermekten çekindikçe ben inatla onu daha çok kendime çekiyordum. Dakikalar sonra nefes almak için geri çekildiğimizde artık daha da iyileşmiş gibiydim. "Mor gözlerime alışabilecek misin? Çok mu kötüler?Görmem lazım!" Ayağa kalkmama engel oldu hemen. "Saçmalama, senin kötü görünme ihtimalin yok Nessie. Ne renk olursa olsun, bana böyle baktığın sürece dünyanın en güzel gözleri değişmiyor benim için."
"Seni seviyorum Jake, ama artık iyiyim lütfen her an düşüp bayılacakmışım gibi davranma. Ayağa kalkabilirim. Çok iyi hissediyorum, gerçekten." Ona güven verircesine bakarak ve kollarından da destek alarak sonunda bu hastahane yatağını terk ettim. Ayaklarımın üzerinde durunca Jacob'a sımsıkı sarıldım. Burnumu boynuna gömüp, kokusunu içime çekmeyi özlemiştim. O da aynı şeyi yapmıştı. Uzun bir süre öyle durduk. Çok iyi hissettiriyordu. Kalp atışlarımızın ve nefes alışverişimizin ritimleri birbirimizi sakinleştiriyordu...