ufuk • çizgisi
"Çekil oradan, dönüşecek!"
Sam'in bağırışlarına kulak asmadım. Yerimden kıpırdayamamıştım. Jacob kendini geriye doğru atarak kurt formuna dönüştü. Hışımla pençelerini toprağa gömüp kafasını öne doğru eğdi. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti, şaşkın bir şekilde fısıldadım ona.
"Bana saldıracak mısın Jacob?"
Bunu dememle Sam'den bir inilti geldi. Yıllar gibi gelen bir süre boyunca öylece durup birbirimize baktık. En sonunda Jacob yanımdan süratle geçip ormana doğru koştu. Arkasından da sürünün bir kısmı.
Seth ve Quil yanıma yaklaşmak istediler ama bir elimi kaldırıp onları durdurdum. Dokunsalar ağlayacaktım. Daha fazla duramazdım burada, konuşmalarına fırsat vermeden sınıra doğru koştum bende. Hızla eve geldim. Kapıya doğru yönelmişken babam çıktı içeriden.
"Reneesme! Seni öyle merak ettik ki. Neredeydin, iyi misin?" diye endişeyle konuştu. Konuşacak durumda olmadığım için ona sarılarak özel gücümle tüm olanları onun zihnine aktardım. Bir yandan da gözyaşlarımı bastırmakla uğraşıyordum.Beni kendinden hafifçe uzaklaştırıp iki elini yüzüme koydu ve yüzümdeki yaşları sildi.
"Reneesme, keşke önce bizden birini dinleseydin. Yanlış anlaşılma hepsi." Diye fısıldadı. Burnumu çektim sessizce.
"Bu da ne demek oluyor?" Sonunda konuşacak gücü bulmuştum.
"Gel hadi ormanda yürüyelim biraz. Konuşacağımız şeyler var." Başımı usulca evet anlamında sallayıp babamı takip ettim.Elini belime koydu ve beni ormana giren patikaya doğru götürdü. 15 dakika henüz geçmişti ki iyice ormanın derinliklerine vardık. Babam orda bulunan kesilmiş bir ağaç gövdesini işaret ederek,
"Gel oturup konuşalım." Dedi. Gövdenin diğer ucuna da ben oturdum. Dikkatli bir şekilde beni inceliyordu. Sonunda konuşmaya karar verdi."Sen doğmadan önce, Bella insanken, Jacob'la aralarında anlayamadığım güçlü bir sevgi bağı vardı. Hep yakınlardı, birbirlerinden uzak kalamıyorlardı. Vampire dönüştükten sonra annendeki o his artık yoktu. Tüm bunların sebebinin Jacob'un sana mühürlenecek olmasıydı diye düşündük. Sen doğduğunda geçmişteki durum önemini yitirmişti hepimiz için. Jacob ile aranızdaki bağı bir insan bile ilk bakışta anlayabilir. Geçmişte takılı kalmanı gerektirecek hiçbir şey yaşanmadı. Bu konuda bana güveniyor musun?"
Babam gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Besbelli içimdeki karmaşıklığı, zihnimden geçen binbir düşünceyi takip etmeye çalışıyordu.
"B-ben .." Dudaklarım titriyordu, her an tekrar ağlamaya başlayabilirdim. Gözlerimi kapatıp düşüncelerime konsantre oldum. Pekala, geçmişte Jacob annemi sevmiş olabilir. Fakat annem babamı seçmiş ve onunla evlenmişti. O zamanlar ben yoktum, teknik olarak ikisininde suçu yoktu aslında. Ama yine de üzülüyordum. Neden bütün bunları yeni öğreniyordum? Onca yıldan sonra şimdi? Eğer Jacob veya annem bunu bana anlatmış olsaydı her şey daha kolay olurdu. Şimdiyse her şeyi bir kez daha mahvetmeyi başardım.Gözlerimi tekrar açtım, babam kendimle tartışmamın sonucundan memnun, gülümseyerek bakıyordu. Bu sefer de suçluluk duygusuyla gözlerim doldu.
"Haklısın baba. Her şeyi mahvettim." Ellerini koruyucu bir şekilde etrafıma sarıp beni saçlarımdan öptü.
"Hayır, hayır Reneesme, sen hiçbir şeyi mahvetmedin. Senin yerinde kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Asıl suç sana bunları açıklamadan anlatanda. Brandon'un yanına geri dönmeyeceksin değil mi?" Brad, evet belli ki onun yanına tekrar gidemezdim. Bir şekilde yine zihnimi bulandırmayı başarmıştı."Hayır merak etme. Eve döneceğim ama önce Jacob'la konuşmam gerek." Mükemmel gülümsemesiyle cevap verdi,
"Seninle hep gurur duyduğumu biliyorsun Reneesme. Hadi hemen git, daha fazla üzülmeyin ikiniz de." Bir kez daha sarıldım babama. Sonra ayağa kalkıp geri La Push'a koşmaya başladım. Bu işi nasıl saçma sapan boyutlara getirdiğime inanamadım. La Push sınırına girdiğimde duraksamadan kumsala doğru ilerledim.Gözüm Seth'i seçtiğinde çılgınlar gibi ona doğru koştum. Nefes nefese çocuğun iki omzundan tutup konuşmaya başladım.
"Seth...Jacob...Özür...Nerede?" Seth gülmeye başladı.
"Sakinleş önce Nessie. Adaya gitti. Geri döneceğini biliyordum. Onu sakinleştirip oraya gitmesini sağladık bu yüzden." Dedi sakin ses tonuyla.
"İyi ki varsın Seth, teşekkür ederim." Diyerek denize koştum bu sefer de. Kıyıdan küçük bir tekne kiralayıp doğruca adaya doğru yol aldım.Yaklaştığımda o da teknenin sesini duymuş olacak ki kıyıya çıkmıştı, silüetini seçebiliyordum.Yüzü bana dönük, elleri ceplerinde sessizce gelişimi izledi. Kıyıya varana kadar gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Tekneden indiğimde tam karşısına geçtim. Dudaklarımın karıncalanmaya başladığını hissediyordum. Daha önce hiç ona bu kadar yakın ve aynı zamanda da bu kadar uzak olmamıştım sanki. İşaret parmağımı usulca dudaklarında gezdirmeye başladım.
O sırada babamın anlattıklarını, yanlış anladığım için özür dilediğimi anlattım özel gücümle. Gözleri kapanmıştı. Dayanamayacaktım, karşı çıkma olasılığına aldırmadan elimi çekip dudaklarına yapıştım. Dudaklarını morartabilecek şiddette öpüyordum onu ama tabii bizim için imkansızdı bu. Onu kendime çektikçe çekesim geliyordu. Onu göğüs kafesime hapsetmem ve sonsuza kadar orada kalacağını bilmem gerekiyordu. İlk önce tepki vermedi öpüşüme fakat sonra pes etti. Daha sonra bacaklarımdan tutup beni kaldırdı ve beline sardı. Saniyeler içerisinde yatak odasına geçtik. Usulca beni yatağa bıraktıktan sonra gelip yanıma yattı.
Bir süre temas etmeden baktık gözlerimizin içine. İlk konuşan ben oldum.
"Ben gerçekten çok üzg-" beni susturdu parmaklarıyla.
"Şşşt, artık önemi yok Nessie." Gülümsedim barıştığımız için. Birden yüzü ciddi bir hal aldı.
"Artık burada benimle kalmanı istiyorum Reneesme." Sesi öyle beklenti dolu ve yüz ifadesi öyle tatlıydı ki ona şu durumda kim karşı koyabilirdi? Annemi ve babamı ikna kısmını sonra düşünebilirdim. Cevap olarak kafamı sallayıp dudaklarına sıcak bir öpücük kondurdum.O sırada aklıma Muffin geldi, yavru kedim. Ona farkında olmadan bağlanmıştım ve şimdi de onu özlüyordum. Yataktan kalktım. Soran bakışlarla beni izliyordu.
"Benim eşyalarımı almam gerekiyor." Dedim. "Kulübeden yani." Diye de ekliyorum. Öbür türlü hayatta izin vermez. Derin bir iç çekti.
"Özlemimi gidermeme izin vermeyeceksin anlaşılan." Dedi dudak bükerek.
"Hemen halledip geleceğim söz." Dedim en sevimli halimi takınarak. En sonunda Jacob'tan, daha doğrusu onun dudaklarından güç bela ayrıldığımda doğruca geldiğim tekneye atladım ve kumsala doğru ilerledim. Önce Muffin'i alırım, sonra kulübeden eşyalarımı toplarım ve geri dönerim. Tekneden inince Brad'le kaldığımız eve doğru koştum. Yolda telefonum çaldığı için durakladım. Bilmediğim değişik bir numaraydı. Merak ederek açtım."Reneesme neredesin?" Ses babama aitti.
"Baba, neden bu numaradan aradın ki?" Bir süre yanıt gelmedi.
"Telefonumu ormanda düşürmüşüm." dedi iç çekerek. Kıkırdadım.
"Jacob'la barıştık. Merak etme." Yüzümde kocaman bir sırıtış oluştu.
"Öyle mi? Buna sevindim." Sanki hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
"Döndüğünüzde daha detaylı konuşuruz." İşim olduğu için itiraz etmedim.
"Evet, görüşürüz baba." Telefonu kapatıp koşmaya devam ettim ve eve vardığımda Muffin'i arka bahçede buldum. Brad belli ki dışarıdaydı. Hiçbir yerde yoktu. Yine de ses çıkarmamaya özen göstererek geri evin içinden çıkışa yürüdüm. Tam kapıya vardığım sırada kapıyla aramda Brad belirdi."Hey bu ne acele?" Rahatsız edecek bir biçimde gülümsüyordu. Bakışları buz gibiydi.
"Brad, benim gitmem gerek." Dedim hızlıca. Elindeki anahtarı fark ettim sonra. Çabucak kapıyı kilitledi ve anahtarı cebine attı.
"Israr ediyorum. Biraz daha kal." Dedi eliyle koluma dokunarak. Tedirgin bir şekilde geri çekildim.
"Ne yapıyorsun sen?" Gözlerine dik dik baktım. Her arkaya adım atışımda o da bana doğru bir adım atıyordu.
"Beni terk etmen kalbimi kırdı Nessie. O yüzden bunun için özür dilerim bebeğim." Dedi yüzünde yapmacık bir üzüntü ifadesiyle. Tam ne demeye çalıştığını soracakken boynuma hızla iğneyi saplayıp bir sıvı enjekte etti. Hazırlıksız yakalanmıştım ve bilincim anında kaybolmaya başladı. Koşmak için son bir çaba sarf ettim fakat fazla ileri gidemedim. Tökezlemeye başlarken son hatırladığım Brad'in beni kollarına alıp kaldırdığıydı.Bu bölümün gelmesi baya uzun sürdü tekrardan kusura bakmayın okul başladığı için eskisi kadar sık bölüm koyamıyorum.😞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ufuk çizgisi | the twilight saga
FanfictionReneesme'nin görüşünden The Twilight Saga'nın devamı. (hikaye 2013'te geçmekte) Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden esinlenerek 2010'da yazmaya başladığım bir Reneesme & Jacob hayran kurgusu. Hikayemin adını Twilight serisinin is...