³⁸ La Push'a ayak basarsanız, ölüm fermanınızı imzalarsınız | wip ✨

499 22 8
                                    

just wanna feel you | flora cash
"
Darling, I love you
And I know that's not new
You can promise me forever
But forever is far away

All we have is today
And now, I'd like to say
Just wanna hold you
Touch you and feel you today
Wanna be with you this way
I wanna tuck you away
While I'm allowed to say it
Just wanna be with you

I'll always see you
No matter what you do
I wanna be with you
No matter what
I just wanna hold you
Touch you and feel you always
Be right here with you

Nothing is for certain
Things might change fast
Things might change slow
Nothing is a givеn
This right here, been a while
But I know that I lovе you
And I know that you love me too
"

ufuk • çizgisi

Lilly Brad'den söz alarak geçmişlerini anlatmaya devam etti.

"Brad ile kasabadan çıktıktan sonra gittiğimiz şehre bir süre sonra iki yabancı vampir geldi. Kokularını aldığımızda Brad'e saklanmasını söyledim. Daha sonra onları takip ettim. Hala Volterra'ya yakın sayılırdık o yüzden tetikte olmalıydım. Vampirlerin kokusu beni terk edilmiş karanlık bir eve yönlendirdi. Fakat bana pusu kurduklarını anlayamamıştım. Evi gören sokağın köşesindeyken birden bire kendimi boşlukta hissettim. Hiçbir şey duymuyor, görmüyor, algılayamıyordum. O yüzden savaşamıyordum da. Bedenimin kontrolünü yitirmiştim sanki. Ne kadar süre geçtiğini anlayamamıştım fakat bir süre sonra tekrar hissetmeye, duymaya ve görmeye başladım. Kendimi oldukça lüks bir odadaki bir koltuğun üzerinde buldum. Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek umudum Brad'i bulmamış olmalarıydı. Odanın köşesinde siyah pelerinleriyle Jane ve Alec duruyordu. O zamana dek Volturi'yle henüz karşılaşmamıştım. Jane konuşmama fırsat bile vermeden beni acıdan kıvrandırmaya başlamıştı. Sonunda beni bıraktıktan sonra büyük bir salona sürüklediler beni. Aro ilk iş zihnimi taradı. Brad'i ve kendi özel gücümü zihnimin en kuytu köşesine saklamıştım. Hatıralarımı da mühürlemiştim. Volturiler o zamanlarda özel gücü olanları bulmak için özellikle çaba harcıyordu. O zaman bile göçebe vampirlerin çoğu bu durumdan bıkmıştı ve korkuyorlardı. Son beş senedir altı yüz yaşındaki bir vampirin Aro karşısında zihnini kontrol ederek ondan özel gücünü ve bilmesini istemediği şeyleri saklamayı başardığı kulaktan kulağa yayılmıştı. Bu ben Brad'le tanışmadan önceydi. Tek başıma olduğum için her zaman tehlikedeydim. O yüzden bu adamı arayıp buldum. Adı Ezekiel'di. Yaklaşık bir sene onunla beraber hareket etmeme izin verdi ve bana yeteneğini öğretti. Karşılığında ben de ona yeteneğimi sundum. Bu sayede Aro ne Brad'i öğrenebildi ne de benim özel gücümü."

"Volturi seni öylece bıraktı mı?" diye sordu Carlisle. Aro'nun bu kadar kolay kandırılabildiğine inanamıyor gibiydi. Lillian gülümseyerek konuşmaya devam etti.

"O sırada odada Eleazer da vardı. Hala Volturi için çalıştığı zamanlardı. Beni gördüğünde özel gücümü anlamıştı fakat belli etmedi. Bunun için minnettardım, bütün çabam boşa gidebilirdi. Aro sıradan bir vampir olduğumu sanıp işine yaramayacağım için beni bıraktı. Eleazer'a hiç teşekkür etme fırsatı bulamadım. Bir süre sonra Carmen adında başka bir vampirle beraber Volturi'yi terk ettiğini ve göçebe hayata geçtiğini duymuştum."

"Alaska Denali'de klanıyla beraber yaşıyor. Onlar da bizim gibi yerleşik ve vejetaryen bir hayat sürüyor," diyerek araya girdi Carlisle. Lillian başını sallayarak bir süre bu bilgiyi sindirmek için duraksadı.

Onun yerine Brad anlatmaya devam etti.

"Sonraki birkaç yıl tekrar göçebe hayatı sürdürdük. Volturi korumalarına denk gelmekten korkuyorduk. Yeterince güvenli olduğuna inandığımızda yaklaşık beş yılımızı Londra'da geçirdik. Fakat orada sıkıldık. Pek bir şey olmuyordu. Sonraki yirmi sene boyunca yerleşik hayata geçmedik. Güçlerimiz yeterince gelişmiş ve paramız da birikmişti. Kıyılara yakın olmanın hoşumuza gittiğini fark ettiğimizden beri buna uygun bir yer arıyorduk kendimize." 

ufuk çizgisi | the twilight sagaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin