Lucy Rose | Night Bus
"
When you see trouble in her eyes
And you've noticed but only realized
It's not fading how ever hard you try
'cause it's built in her for her life
She said I'm not alone
She's not faced by the darkness in her soul
The strangers and they're walking my way
She said I'm not alone
"ufuk • çizgisi
Sabah konuşma seslerine uyandım. Merakla yatakta doğrulduğumda seslerin babamla Alice'e ait olduğunu farkettim. Yüksek sesle konuşuyorlardı. Söylenenlere kulak kabarttım.
"Yapabileceğimiz bir şey yok Edward. Onu görmek istiyorsak bu şekilde olacak."
"Eğer aileme zarar..."
"Sadece tanışmak istiyor."
"Ne zaman?"
"Yarın güneş batınca, daha güvende olacağını düşünüyor."
"Yarın mı?" Babamın sesi neredeyse bir tıslama gibi çıkmıştı. Ardından derin bir iç çekiş duydum. İkisini dinlerken bir yandan da ayaklanıp giyinmeye başladım sessizce.
"Nerede?"
"Eve gelecek."
"Nasıl biri olduğunu görebildin mi?"
"Siyah saçlı bir kadını gördüm sadece. İnsana dair bir iz yoktu. Belki de artık onu bırakmıştır." Bırakmıştırın asıl anlamını hepimiz biliyorduk. İkisine de görünmeden La Push'a gitmek istiyordum. Konuştukları için beni duymamış olma ihtimallerine güveniyordum.
Neler döndüğünü tam anlayamasam da Jacob'u görmeye ihtiyacım vardı. Çantamı hazırladığım gibi pencereye yönelmiştim ki beni duydular.
"Nereye gittiğini sanıyorsun Reneesme?" dedi annem. Anında yanımda bitmişti.
"Jacob'u görmem gerekiyor."
"Daha dün konuşmadık mı tehlike hakkında? Jacob akşam gelecek zaten," dedi."Ama onu görmem lazım," dedim küçük bir çocuk gibi ısrarla.
"Jacob daha erken gelsin. Lütfen biraz sabret." Derin bir nefes aldım. Annemle bir ergenmişim gibi inatlaşmak istemiyordum.
"Tamam, pekala," dedim ve cebimdeki telefonu çıkarıp hızlı aramaya bastım. Bir süre çaldı ama Jacob açmadı. Herhalde sürüyle beraberdir diye düşünerek bu sefer evi aradım. Üçüncü çalışta Billy açtı."Billy, selam. Jacob evde mi?"
"Selam Nessie, sürüyle birlikte dışarıdalar."
"Eve geldiğinde beni aramasını söyler misin lütfen?"
"Söylerim, görüşürüz Nessie."
"Görüşürüz Billy." Umutsuzca telefonu kapattım. Jacob'un yokluğu içimde büyük bir boşluk hissi yaratıyordu. Yaşam kaynağımdan koparılmış gibi hissediyordum. Şimdi o beni arayana kadar beklemek zorundaydım. Beklemek en kötüsüydü.Yüz ifademi gören annem, "Eve geçelim, daha sonra tekrar ararsın," dedi beni teselli edercesine.
"Tamam, diğerlerine aldığım hediyeleri de getireceğim." Hızlıca valizlerden aldığım hediyeleri çıkarıp karton bir çantaya koydum. O sırada babamla Alice de konuşmaları bitince yanımıza geldi. Hep beraber eve geçtik. Evde sadece Rosalie vardı. Diğerleri avlanmaya çıkmıştı. Babamla annem de onlara katılmak için çıktılar. Yabancı vampir yarın geldiğinde karşısında daha güçlü olmakta fayda vardı. Kendime mutfaktan portakal suyuyla dolaptan hazır bir sandviç alıp Alice ve Rosalie'nin arasına oturdum. Dolapta Jacob ile benim için her zaman bir şeyler bulunduruyorlardı.
"Hediyeleriniz için hazır mısınız?" dedim muzip bir sesle ikisine de bakarak. Çantadan ikisinin hediyelerini çıkarıp kucaklarına koydum.
"Çok heyecanlı!" dedi Alice sevinçle ellerini birleştirerek. Ona aldığım tüm o kıyafet ve kozmetik ürünler çıldırmasına yetmişti. Rosalie ise daha sakin ama mutlu bir şekilde hediyelerini inceledi teker teker. Ben de o sırada kahvaltımı yaptım. Sonraki iki saatimiz hediyeleri denemekle geçmişti. Telefonum çaldığı sırada Alice bana yaptığı makyajın son rötuşlarındaydı. İçimden sonunda, diyerek telefonu açtım.
![](https://img.wattpad.com/cover/63681997-288-k797321.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ufuk çizgisi | the twilight saga
FanfictionReneesme'nin gözünden The Twilight Saga'nın devamı. Cullen ailesi için 2013 yılı ve sonrasını anlatıyor. Bir yetişkin Reneesme x Jacob hikayesi. 10 yıldır benimle birlikte büyüyen bir hikaye. Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden e...