Cigarettes After Sex | Nothing's Gonna Hurt You Baby
"
Whispered something in your ear
It was a perverted thing to say
But I said it anyway
Made you smile and look away
Nothing's gonna hurt you baby
As long as you're with me you'll be just fine
Nothing's gonna take you from my side
"ufuk • çizgisi
Gece her ne kadar beraber uyuyabilmiş olsak da yeni güne tedirgin bir şekilde uyandım. Vücudum tehlikenin farkındaydı sanki. Bu akşam davetsiz misafirlerimizin kendilerini nasıl bu kadar iyi gizlemeyi başardıklarını öğrenebilirdik. Ve bizimle ne dertleri olduğunu.
Yatakta doğrulduğumda Jacob'un çoktan kalkmış olduğunu fark ettim. Mutfak masasında oturmuş düşünceli bir şekilde elinde tuttuğu bir kupa kahveye bakıyordu.
"Hey, neden beni de uyandırmadın?" diye sordum merakla.
"Ben de kendim uyanmadım," dedi gülümseyerek. Tek kaşım merakla kalktı.
"Bella ve Edward sabahın yedisinde başıma dikildiler. Konuşmalarını yapmak için daha fazla bekleyemediler anlaşılan. Sabah yedide olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. Harika değil mi?" Yüzümü buruşturdum.
"Benim dinlemediğimden emin olmak istediler muhtemelen. Üzgünüm Jake, ama bana da anlatacaksın değil mi?"
"Şimdilik hayır. Bir bakıma, onlarla benim aramda kalması gereken şeylerdi." Cevabı karşısında dudaklarımı büktüm.
"Meraktan öleceğim yani?"
"Bir kısmını yakında zaten öğreneceksin," dedi gülümseyerek.
"Arkamdan planlar da yapılmış anlaşılan," diyerek ağzını aramaya devam etsem de bir sonuca ulaşamayacağımı biliyordum. Beklemekten başka bir çarem yoktu.
Bize yiyecek bir şeyler hazırlamışlardı, onlarla kahvaltımızı yaptık. Akşama dek eve geçmemize gerek olmadığını söylemişlerdi. Beklemekten başka yapılacak bir şey yoktu. Bulaşıkları ve kahvaltıda artan yiyecekleri beraber kaldırdıktan sonra "Akşama dek ne yapalım?" diye sordu Jacob. Bütün gün oturup bekleyemezdik.
"Aslında arkadaşlarımı görmek istiyordum. Okula da gitmedik, bizi merak ediyorlar. Hem hediyelerini de veririz. Sen Billy ve sürüye aldığın hediyeleri verdin mi?" Başını salladı.
"Benimkileri verdim ama arkadaşlarımızınkini daha sonra verelim. Evden ayrılmasak iyi olur," dedi Jacob karşılığında.
"O zaman havuza gidelim. Orada yüzme fırsatımız olmadı hala," dedim heyecanla. Tam ağzını açacakken ne diyeceğini tahmin ettiğimden dolayı sözünü kestim.
"Merak etme, ben sana şort almıştım lazım olabileceğini düşünüp," diyerek kıkırdadım.
Odama geri geçip havuz için giyindik. Havlu, terlik, su, atıştırmalık sandviçler ve portakal suyu koyduğumuz küçük bir çanta da hazırladık. Üzerimize de birkaç parça kıyafet geçirdikten sonra havuza geçtik. Biz tatildeyken bizimkiler de burayı kullanmış gibi görünüyordu. Birkaç şişme top ve havuz yatağı almışlardı. Jacob üzerindeki tişörtü çıkarıp şezlonglardan birinin üzerine fırlattıktan sonra havuza büyük bir gürültüyle ve sular sıçratarak atladı. Bu haline güldüm. Ben de üzerimdeki kıyafetleri çıkardıktan sonra arkasından atlayarak ona katıldım. Havuzu boydan boya birkaç kere yüzüp geldik. Suyun içinden etrafımızdaki manzara çok daha etkileyici görünüyordu. Dışarıdaki orman yeşilin ve kahverenginin koyu tonlarıyla çevrelemişti bizi. Hava kapalıydı ve bu da ortama görkemli bir kasvet katıyordu. Jacob'un yanına doğru yüzerek kollarımı boynuna doladım. O da direk kalçalarımdan tutup bacaklarımı beline sararak bedenimi kendininkine yapıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ufuk çizgisi | the twilight saga
FanficReneesme'nin görüşünden The Twilight Saga'nın devamı. (hikaye 2013'te geçmekte) Stephenie Meyer'ın The Twilight Saga kitap serisinden esinlenerek 2010'da yazmaya başladığım bir Reneesme & Jacob hayran kurgusu. Hikayemin adını Twilight serisinin is...