k ı r k d o k u z

359 17 2
                                    

Merhaba, baya uzun bir aradan sonra maalesef kısa bir bölümle geri döndüm. Daha uzun bölümlerle devam edeceğim neyse ki yaz geldi artık. Tatilde vaktim oldukça yeni bölüm yazacağım. İyi okumalar, umarım beğenirsiniz.

Hayatımda hiç bu kadar canımın yandığını hatırlamıyordum. Zehir kanıma karıştığı andan itibaren beni felç etti. Kaskatı kesilmiştim. Duyabiliyor, görebiliyor ama hareket edemiyordum. Yardım çığlığı bile atamıyordum. Vücudumdaki her bir damarın varlığını acıyla beraber hissediyordum. Jacob'un elini kavrayan elim de öylece kalakalmıştı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki insan yanımın içimde çırpındığını hissettim. Sırtüstü düşüp hareketsiz kaldığımda Seth ve Sam panikle başıma toplandılar. Seth yavaşça Jacob'un elini elimden çekti ve diğerleriyle birlikte Jacob'u kaldırdı. Bırakın demek istedim. Elini elimden almasınlar. Görebiliyordum ama hiç bir tepki veremiyordum. Seth'in gözleri dolmuştu.
"Nessie! Beni duyuyor musun? Bir şey söyle, ne olursa." Dedi çaresizce.

"RENEESME !" Annemin çığlığı kulak zarımı yırtıp geçti resmen. Gelmişlerdi. Seth ve Sam hızla kenara çekildiler. Babam bir yandan Sam'in zihnini okuyup yaşananları aktarıyordu. Annemin yüzündeki paniği görebiliyordum. Nazikçe saçlarımdan okşadı.
"Reneesme, beni duyuyorsan eğer merak etme iyileşeceksin. Korkma tamam mı?" Dedi alnıma bir öpücük kondurarak. Keşke bir şey diyebilseydim o an. Özel gücümü kullanarak anneme görüntüler göndermeye çalıştım ama o kadar güçsüzdüm ki yapamadım. Carlisle yavaşça eğildi ve eliyle ağzımı açmaya çalıştı. Fakat çenem kitlenmişti. Fark ettiğinde kaşları çatıldı. Elindeki ışığı gözbebeklerime tuttu. Göz kapaklarım karşı koyuyordu, gözümü kırpamayınca paniğim daha da arttı. O kadar acı çekiyordum ki ter içinde kalmıştım ve gözümün içine de giriyor canımı daha da yakıyordu.

"Acı çekiyor Carlisle, ter içinde kalmış, bir şeyler yap!" Dedi babam sıkılmış dişleri arasından. Çok sinirli görünüyordu. Esme ve Alice kurtların Jacob'u taşımasına yardım etmiş arabaya bindirip götürmüşlerdi.
"Kanını temizleyebiliriz, zehri atmamız lazım. İçeride kaldıkça daha da zarar verecek." Dedi Carlisle beni kucağına alırken. Gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı.

"Emmet ve Jasper ile Lillian'ı bulmaya çalışacağız. Gelişme olursa arayın." Dedi Rosalie ve üçü hızla kayboldu. Carlisle da koşarak arabanın arka koltuğuna yatırdı beni ve hemen sürücü koltuğuna yerleşti.

"Gider gitmez ameliyathaneyi hazır hale getirin." Dedi. Babamla annem onayladılar ve son kez baktıktan sonra kapımı kapatıp koşmaya başladılar. Carlisle da aynı anda son sürat eve doğru sürmeye başladı. Her şeyin farkında olup bir şey yapamamak o kadar iğrenç bir duyguydu ki acıdan bayılmayı umdum. Sanki kapana kısılmıştım. Kalp atışlarımın sesi yükselmeye başlamıştı sanki ya da bana öyle geliyordu. Başım deli gibi dönmeye başlamıştı. Görüntü bulanıklaşıp geri düzelirken, babamın beni arabadan çıkarıp bir koşu ameliyathaneye girmesini dışarıdan izliyor gibiydim. Bir süre sonra kendimi ameliyat masasında etrafımda Carlisle, annem ve babamla buldum.

Carlisle beni birden fazla makineye bağlamıştı ve kanımı temizlemeye hemen başlamışlardı. Sanıyorum ki uyumamı sağlayacak bir iğne de vurmuştu çünkü bilincimi yavaş yavaş kaybediyordum. Son kez annemle babamın yüzünü gördüm. Endişeli bakışları beni korkutuyordu. Onları bir daha göremeyecek miydim? Ya Jacob? İyi miydi?

ufuk çizgisi | the twilight sagaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin