89

14 1 1
                                    

Çocuk ise yaşına göre bayağı bir olgunlukla cevap verdi. 

"Geçmiş olsun abi. Tabii ki git, zaten insanın böyle kötü günlerde olması gereken yer dostunun yanıdır." 

Kemal çocuğun saçını okşadı. Aslında ah bir kez dahi olsa sarılabilseydi ona. O uzun, dümdüz ve siyah saçlarını doyasıya koklayabilseydi. Sanki kendi kanından biriydi, ya da yok, hayır değildi. Olmamalıydı, olamazdı! 

Çocuk birden sordu masumca.

"Abi bu araba senin mi?"

Kemal elbette bu ani soru karşısında tebessümle şaşırdı. 

"Hayır, ben o kadar zengin değilim, bu hasta olan yakınımın yeğeninin arabası. Belki bir gün benim de olur, hem kim bilir bakarsın senin de olur," dedi ciddiyet kokan bir ses tonuyla. 

Küçük Yusuf bu sözlerin ardından sessizce, "Zengin olursam ilk iş araba almak olacak," dedi. Kemal ise konuyu fazla irdelemeden, "Hadi bakalım, büyük adam ol da görelim," dedi. 

Bankaya yetişmişlerdi, Kemal hesabından 600 milyon lira çekip 400 milyon lirasını Yusuf'a verdi. 200 milyon ile de düşündüğü bir şey vardı. 

Parayı çocuğa verirken sanki onun sevincini paylaşıyor gibiydi. Çocuğun gözlerindeki mutluluk adeta kanat bulup uçuyor ve Kemal'in yanağına bir buse konduruyor gibiydi. O minik dudaklar öylesine tebessüm ediyordu ki sanki Kemal'e kış ayında olduğunu unutturuyordu. 

İşte tam bu anda, şu saniyede Kemal'i zorlayan bir kuvvet vardı; öyle bir istekle çocuğa sarılası geldi ki az kalsın 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin