133

15 1 1
                                    

kaybolmak, en büyük tesadüfümken seni sessizce kaybetme ihtimaline benziyor sevgili; İçimi öyle bir yakıyor ki! Ne sen söndürebilirsin ne de aşkın körükleyebilir daha fazla...

"Hangi cümle anlatır ki seni? Hangi satıra sığar ki tarifin? Gözlerini görse eteğini çeker güneş, utanır bu güzellik karşısında gün batımı olmaktan. Tanısaydı seni gül, gülüşün karşısında dik durabilir miydi dudak kırmızısı yaprakları? Evet, yanılıyorsun, ayna her şeyi göstermez herkese. Mesela sen; aynada kendini mi gördüğünü sanıyorsun? Gösterseydi seni sana, sen olmak ister miydin o zaman? Gülüşüne ömür, gözyaşına kurşun serecek çok insan vardır eminim. Benden sana tavsiye, gülüşünü israf etme, çünkü tek gülüşüne bile değmeyecek insanlarla dolu bu dünya...

"İsmi unutulmuş bir romanın herhangi yırtık bir sayfası gibiydi aşkın; ne okunacak bir satırı kalmıştı artık ne de hatırlanacak bir sözü. Unutulmaya yüz tutmuş fakat unutulsa da yokluğu savunulamayacak bir çeşit lanettin; tıpkı sana benzeyen her bedduam gibi!

"Sensizliğimin provaları devam ediyor sevgili. Bittiğinde sen bile ayakta alkışlayacaksın beni!

Artık elinde okunacak bir kâğıt kalmamıştı. Bazıları onu tanımadan önce, bazıları onunla beraberken, bazıları da onu kaybettikten sonra yazılmıştı bunların. Okurken tekrar yaşadığı duygular, geçmişini dostlarıyla paylaşma kararının ne kadar doğru olduğunu hissettiriyordu ona. Gözlerinden yaşları silip kâğıtları topladı. Tekrar sandığa koyup kilitledi. Sanki kilidi vururken yıllar önce hissettiği duyguları tekrar tattı; sandıkla birlikte kalbine de kilit vuruyor gibiydi. Ama Ela? Açıkçası onu düşünmek bile istemiyordu. Çünkü onunla bir şeyleri düşünmek Ayşe'nin hatırasını çiğnemek gibi olacaktı ona göre.

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin