yordu. Bir insan kız kardeşine nasıl âşık olabilirdi? Keşke en başından Ela tüm gerçekleri Tahir'e de anlatsaydı. Kemal bir şekilde bu konuyu orada kapatması gerektiğini hissetti. Fakat gerçeği açıklamak yerine geçiştirmeyi daha basit buldu:
"Paşam kusura bakma, ben o işlere bakmıyorum. Çok yürekliysen gider kendin söylersin!"
Ağzından çıkan sözlere kendisi bile inanamıyordu. Sanki bir anda ağzından kaçıvermişti. "Çok yürekliysen gider kendin söylersin!" de ne demek? Şimdi bu söz üzerine Tahir gidip Ela'yla konuşacak olsa Ela nasıl da zor durumda kalacaktı! Kendi abisine ne diyebilecekti? Ne cevap verecekti? Ama her ne olursa olsun, "Ağızdan çıkan sözün geri dönüşü olmaz!" mantığıyla dediğinin arkasında durmak zorunluluğu hissetti kendinde.
İş çıkışına kadar Tahir'in bu dedikleri Kemal'i düşündürmüştü. Nasıl çıkılabilirdi şimdi bu işten? Aklına bir türlü bir şey gelmiyordu. Akşam mesai bitimine dakikalar kala, kapısını Ela çalmıştı. "Bir yerde bir şeyler yiyelim mi?" diye sordu. Kemal kurtuluşun tek bileti olarak gördüğü bu teklifi reddetmeyerek, "Aslında çok iyi olur. Seninle konuşmamız gereken çok ciddi bir konu var!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sabah
Romance"Sen hiç yandın mı bir aşka çırılçıplak? Ya da hiç soyundun mu sevmeye utanmaksızın? Belki de güneş göz değdi mutluluğumuza! Hayran olunası bir terk edişin vardı; kurşun mu döktürsem dersin! Cebimdeki sigaram kadar vefasızdın oysa: Öylesine arzulark...
