158

14 1 4
                                    

biri görülmüş. Polis her yerde onu arıyormuş! Satırlar ilerledikçe soğuk terler döküyordum. Hayat arkadaşımın ve karnındaki doğmamış yavrumun ölü mü sağ mı olduğunu birazdan okuyacak olmak!.. Tarif edilemez duygularla dolup taştım o an. Önceden sözleşmiştik oysa. Çocuğumuz erkek olursa Yusuf, kız olursa Zeynep ismini verecektik. Okumaya devam ettim nihayetinde. Gayri resmî birlikteliğimizden bahsediyordu gazete. Polis, soruşturmanın selameti için beni de arıyormuş. Ama kimse soyadımı bilmediği için sadece eşkâlimi vermekle yetinmişler. En can alıcı cümleye gelmişti sıra. Kullanılamaz hâle gelen evden kimliği tespit edilemeyen bir ceset çıkarıldığı yazıyordu. O an ne hissettiğimi, neler yaşadığımı anlatsam da anlayamazsınız. Zaten anlatmaya da hatırlamaya da takatim yok. Hayatımda sahip olduğum tek varlık, artık hayatta değildi. Zaman kaybetmeden bir taksiye atlayıp otogara, oradan da ilk araçla Antakya'ya döndüm. Annem benim o hâlimi gördüğünde kadıncağız çılgına dönmüştü. Olan biteni ona zar zor anlatabildim. Meğer bunlar İstanbul'dan Hatay adresimi öğrenip buraya gelmiş, anneme yerimi sormuşlar. Annemin anlattığına göre adamlar onu tehdit etmiş. Belindeki silahları göstermişler. Annem buna rağmen söylemeyince biraz hırpalamışlar. Afyon'dan ona gönderdiğimiz mektup koynundan düşüvermiş bir an. Adresimizi o şekilde öğrenmişler. Ama aklımda öyle çok soru işareti kaldı ki. Mesela onlardan biri; kocası Ayşe'yi eliyle bana teslim etmişken, kendi öz kardeşleri nasıl da kalkıp böyle bir şerefsizliğe soyunabildiler? Binlerce soru yıllardır beynimi yedi bitirdi. Ama hiçbirine cevap bulamayışım soruların da ne kadar gereksiz olduğunu gösterdi zaman geçtikçe. O ve ondan sonraki tüm bayramlar bana zehir oldu hayatım boyunca. 'Sana kurban olurum,' diyordum ama o bana kurban olmuştu bir Kurban Bayramı sabahında. O bayram sabahı, hayatımın en 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin