172

13 0 1
                                    

Adam tebessümle cevapladı:

"Evet tabii, seksenlerden beri aralıksız muhtardır kendisi. Sağ olsun mahalleli çok sever bizi."

Adamın aklına aniden bir şey gelir gibi ekledi:

"Dur bir dakika! Siz Cemal değil misiniz?"

Kemal çok şaşırmıştı:

"Kemal diyecektiniz herhalde... Evet, o benim."

Adam bir anda ayağa kalkarak,

"Beni hatırlamadın mı? Ben muhtarın oğluyum!" dedi ve Kemal'e sarıldı. Ardından devam etti:

"Abi sen neredeydin be! Kaç gün seni aradık durduk."

Kemal'de hâlâ en başından tanıyamamanın şaşkınlığı vardı. Nasıl da ilk görüşte tanımamıştı! Tam bu sırada kapıdan muhtar girdi. Saçlarına ak düşmüştü. Kemal onu görür görmez elini alıp öptü:

"İhsan Amca beni tanıdın mı?"

İhsan Amca bıyıkları arasından süzülen bir tereddütle düşünürken oradan oğlu söze atıldı:

"Baba Kemal bu! Hani Ayşe'nin kocası vardı ya, hatırladın mı?"

Bu söz üzerine hem Ela'da hem de Kemal'de belirsiz bir duraksama gözlendi. İhsan Amca bir anda hatırlayıp Kemal'in omuzlarından sıkıca tutarak acı bir şekilde gülümsedi:

"Evlat sen nereden çıktın? Gel otur şöyle bakalım."

Kemal, İhsan Amca'nın karşısına oturdu. Heyecanla onu izliyordu. İhsan Amca yine o acı tebessümüyle devam etti:

"Her yerde seni aradık be evlat! Kız perişan oldu ardından, bir iz bir adres bırakmadan çekip gittin!"

Kemal'in beynine kurşun gibi işleyen bu söz üzerine, iyice afallar gibi oldu. Ela da bir garip korkuyla Kemal'e bakıyordu. Kemal muhtara titrek bir sesle sordu:

"Hangi kız amca?"

İhsan Amca o an olan bitenden Kemal'in bihaber olduğunu anlamıştı. Yüzündeki acı ifade daha da koyulaşarak cevap verdi:

"Hangi kız olacak evlat, Ayşe!"

Kemal yutkunarak konuştu:

"Gazetelerde evden cesedinin çıktığı yazıyordu!"

Muhtar, Kemal'den iyice emin oldu ve anlatmaya başladı:

"Olur mu evlat! Ayşe ölmedi! Evden çıkan ceset evi yakmaya gelenlerden birine aitmiş. Artık nasıl bulduysa cezasını, yakayım derken kendisi yanmış. Ayşe birkaç yerinde yanıklarla sağ salim kurtuldu çok şükür. Onu hastaneye kaldırdığımızda durumu ağırdı, seninle o yüzden pek ilgilenemedik. En son benim oğlanı gönderdim müşahedeye bakıp seni kontrol etsin diye ama seni yerinde bulamamış. Kızcağız aylarca tedavi gördü burada. O sırada bir de senin derdine düştü. Biz de aylar boyu bir ümit senden haber bekledik. Allah aşkına neden haber vermeden çekip gittin?"

Kemal titreye titreye soruyu yanıtladı:

"Ne bileyim amca! Yaptık bir eşeklik! O zamanlar ben yirmi yaşında ya vardım ya yoktum. Arada resmi evlilik de yoktu, korkmuşum biraz da. Ayşe'min de ölüm haberini gazetelerden okuyunca buralarda duramadım."

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin