81

14 1 0
                                    

tanıyorum, hem de yıllardır..." demişti, "Sen birinin ismiyle büyümenin ne demek olduğunu bilir misin?" demişti. Bunlar ne demek oluyordu? Daha birkaç gün önce gelmiş biri, nasıl olur da tanıyor olabilir? Öyle görülüyor ki Kemal'in bilmediği bir şeyler vardı ortada. İyi de herkesten ziyade en yakın dostu Tahir dahi her şeyiyle tanımıyordu ki Kemal'i. Bu mühendis gizemini çözmeliydi. Kesinlikle bilmediği bir şeyler vardı. Ama ne olabilirdi bu? Hem nasıl ve kimden öğrenecekti? Derin bir iç çekiyor ve bunaltıcı fikirlerin onu işinden alıkoyduğuna kanaat getiriyor, kravatını gevşetiyordu. Düşünmeyi bir köşeye bırakıp işine koyuldu. Bugün fabrika ona aitti, yükü ağırdı. 

Bir ara kapısı çaldı, "Gir!" diye seslendi. Gelen fabrika işçilerinden Hami idi. 

"Buyur Hami, bir sorun mu var?" 

"Kemal Bey küçük bir çocuk sizi soruyor, adı Yusuf imiş." 

"Ha evet, al içeri." 

"Gir bakalım delikanlı," dedi Hami. 

Hemen ardından sarı kadife pantolonu ve mavi okul önlüğüyle o simitçi çocuk girdi içeri. Kemal şaşırmıştı, bu saatte onun okulda olması gerekiyordu. Çocuğun yüzünde acı bir tebessümle ve çekinerek, "Ben geldim Kemal Abi," dedi zor anlaşılan bir ses tonuyla. 

Dün ismini sormayı unutmuştum, demek adın Yusuf?" 

"Evet abi." 

"Yusuf ismini çok severim. Peki, ismini kim koymuş?" 

"Babamın en sevdiği isimmiş."

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin