"İyi de Kemal Bey, ben size hiçbir zaman yalan söylemedim ve asla da söylemem. Hangi sözümde yalan söylediğimi düşündünüz, çok merak ettim doğrusu?"
"Ela Hanım, yapmayın ne olur. Daha iki hafta önce geldiğiniz hâlde beni yıllardır tanıdığınızdan bahsetmiştiniz. Bu nasıl gerçek olabilir?"
Ela bir an tereddüt ederek cevap verdi.
"Kemal Bey, size tüm gerçekleri anlatmak isterim. Yalnız bunun saklı kalmasını bırakın, gerçekliğini bile sorgularsanız buraya geliş amacım anlamını yitirir. Şayet bu konuda size güvenebileceksem seve seve anlatayım."
Kemal artık duyacağı her ihtimale hazır, meraklı bir ses tonuyla rica etti.
"Siz de bundan bir gün sonra benim yaşadıklarımı öğrenecekseniz, bırakın da artık aramızda gizli-saklı bir şeyler kalmasın. Ne derseniz deyin, inanmaya ve duyacaklarımı benden başkasının bilmeyeceğine emin olabilirsiniz. O yüzden lütfen, her ne diyecekseniz en ufak bir şey saklamadan söyleyin."
Ela mütereddit birkaç soluktan sonra anlatmaya başladı:
"Ben İngiltere'de büyüdüm, fakat orada doğmadım. Mesela eğitimimi özel okullarda, kolejlerde ve özel öğretmenlerin gözetiminde tamamladım. Ama beni okutan ailem değildi. Çok isterdim; kendi toprağımda büyümeyi, vatanımda yaşamayı ve gerçek arkadaşlar edinmeyi."
Kemal, Ela'nın sözünü keserek sordu.
"Aslen nerelisin peki?"
Ela gülümseyerek verdi cevabını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sabah
Romance"Sen hiç yandın mı bir aşka çırılçıplak? Ya da hiç soyundun mu sevmeye utanmaksızın? Belki de güneş göz değdi mutluluğumuza! Hayran olunası bir terk edişin vardı; kurşun mu döktürsem dersin! Cebimdeki sigaram kadar vefasızdın oysa: Öylesine arzulark...
