92

13 1 1
                                    

çekti. O kadar çok insan vardı ki dünyada. Ve hepsi de hayatını sürdürebilmek için bir uğraş içinde... Küçük Yusuf da düne kadar öyle değil miydi? Onca insan sadece yaşamak için savaşıyordu; kimi maden işçisi, kimi avukat, kimi öğretmen, kimi esnaf, kimi doktor ve kimi ise simitçi. Onca insan ve kurgulanmış bir o kadar kader; gördüğü bu kadar insanın her birinin elbet birer mazisi vardı. Kemal için her bir insan ayrı bir senaryo karakteriydi, herkes kendi kaderinin başrol oyuncusu. Peki, ama bu senaryoların yazarı kim? Neden Miss Katy ROSE ile senaryoları kesişiyordu? Yaşadığı senaryonun yükü yetmiyor muydu da basit bir karaktere böylesi ağır bir rol daha verildi? 

Bütün bunları düşünürken aklına şu satırlar geliyor, kahroluyordu: 

     Aşk mıdır insanı kahreden 

     Yoksa insan mıdır aşkı kirleten?

     Hem sen başroldesin hem be

     Hayat bir tiyatro, senaryo kaderden!.. 

Devamını hatırlamak istemiyordu. Nefesi kesilir gibi oldu. Canı öyle acıyordu ki sanki arabanın içindeki bu hava onu boğuyordu. Ah neden geldi yine aklına, hem de tam unutmuşken. Ayakları ve elleri titremeye başladı, soğuk terler döküyordu. Hemen flaşörleri yakıp arabayı sağa çekti, zaten kırmızı ışık da yanıyordu. Kravatını gevşetmek istedi fakat bunu yapacak güç bulamadı kendinde. Sanki üzerinde büyük bir ağırlık varmış gibi veya kolu hiç yokmuş gibi... Ve artık gözlerinin karardığını hissediyordu, vücudundan ruhu çekiliyor gibi hissetti, takatini yitirmişti. Ve karşı koyamayarak kafasının direksiyona yığılışını bir seyirci gibi izlemek zorunda kaldı. Kornanın üzerine denk gelmişti, araba aralıksız korna çalıyordu. Korna sesi bile öyle bulanık ve 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin