88

11 1 0
                                    

"Allah bağışlasın, baba-oğul ne de güzel anlaşıyorsunuz, Allah muhabbetinizi arttırsın," dedi. 

Yusuf bu sözü duyduğunda şaşkın bakışlarla Kemal'e baktı. Kemal sözün üzerine içinde bir yerlerde büyük bir acı hissederek cevap verdi. 

"Oğlum değil, o benim minik dostum. Borcum ne kadar?" 

"İki milyon iki yüz bin lira." 

Bakkal sahibi mahcup bir ifadeyle parayı alırken kısık bir ses tonuyla, "Bereket versin," demekle yetindi. 

Bakkaldan çıkıp tekrar arabaya bindiler. Kemal az önceki durumu çocuğa izah etmek için söze girdi. 

"Bakkal amcan bizi..."

Yusuf, Kemal'in keserek cevap verdi. 

"Olsun, hem sen de benim babam sayılırsın," dedi.

Kemal şaşkın cümlelerle sordu. 

"Nasıl yani?" 

"Küçük çocuklara harçlıklarını babaları vermezler mi? Ben harçlığımı senden aldığıma göre sen de benim babam sayılırsın." 

Bu söze sevinmeli miydi üzülmeli mi, bilemedi. Ama en derinlerine işleyen bu söz, Kemal'e itiraf edemeyeceği bir mutluluk yaşattı. Arabayı çalıştırırken çocuğa dönerek sanki özür dilercesine; 

"Seninle uzun uzun zaman geçirmeyi gerçekten çok isterdim ama benim hemen hastaneye gitmem gerek. Bir yakınım orada, şimdi beni bekler..." dedi.

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin