3
Sabah olmuş ve onu iki kız çocuğu uyandırıyor, "Hadi baba, uyan artık, işe geç kalıyorsun!" diyerek onu öpüyorlardı. Kemal olanlara bir anlam veremiyor, daha ayağa kalmadan karşısında Bayan ROSE'u görüyordu. Bunun kötü bir şaka olduğunu sanıyor fakat kafasındaki soru işaretlerini de bir türlü gideremiyordu. Bu kadın buraya nasıl girmiş olabilirdi? Bu çocuklar kimdi? Burada neler oluyordu? Tüm bunların cevabını öğrenmenin tek bir yolu vardı. Ayağa kalkarak kaşlarını çatıp tepkisini gösterdi:
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Bu hiç de komik değil!"
Bayan ROSE, Kemal'in bu sözlerinin üzerine tebessüm ediyor, kollarını Kemal'in omuzlarına atarak, "Bugün seni kızların uyandırmak istedi, babalarını çok özlemişler," diyor ve Kemal'in şaşkın bakışlar altındaki dudaklarına bir buse konduruyordu. Kemal ise buna karşı koymak istiyor fakat nedendir bilinmez bu gücü kendisinde bulamıyor ve pes ediyordu. Çocuklar odadan dışarı koşuşturduktan sonra Bayan ROSE bir aralık, "Hayatım gelmiyor musun? Kahvaltı seni bekliyor," diyordu.
Kemal artık hâkim olamadığı bir şekilde hareket ediyor, sanki yapmak istemediği bazı şeyleri bir güç ona zoraki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sabah
Romance"Sen hiç yandın mı bir aşka çırılçıplak? Ya da hiç soyundun mu sevmeye utanmaksızın? Belki de güneş göz değdi mutluluğumuza! Hayran olunası bir terk edişin vardı; kurşun mu döktürsem dersin! Cebimdeki sigaram kadar vefasızdın oysa: Öylesine arzulark...