cesaretini toplayıp Ela'nın karşısına çıkmış ve aşkını itiraf etmişti. Bunun üzerine Ela, amcasından dolayı açıklama yapamasa da kesin bir dille Tahir'i reddetmiş fakat bunun için de bir mazeret gösteremediğinden araları açılmıştı.
Bayram arifesiydi... Gün yeni doğmuş, Kemal, Ayşe ve Yusuf hep beraber kahvaltı yapıyorlardı. Kemal yine Yusuf'u konuşturmaya çalışmak için kelime oyunları oynarken birden kapı çaldı. Kemal hemen ayağa kalkıp, "Ben açarım," dedi.
Kapıyı açtığında karşısında bir ekip aracı ve üç tane polis memuru gördü.
"Buyurun memur bey, sorun nedir?" diye sordu. Hemen arkasından Ayşe geldi, meraklı gözlerle bir Kemal'e bir polislere bakıyordu. Polis meraklı bakışların merakını daha da arttıracak bir cümle kurdu:
"Kemal Bey, bizimle adliyeye kadar gelmeniz gerekiyor!"
Kemal buna bir an anlam veremedi.
"Ne adliyesi? Neden geliyorum?"
Polis cevap verdi:
"Bir soruşturma gereği ifadenize başvurulacak."
Meraklar daha da kızışıyordu:
"Ne soruşturması Memur Bey?"
"Kemal Bey konu hakkında adliyede size bilgi verilecektir. Şimdi lütfen üzerinize bir şey alın ve araca binin!"
Kemal gitmek zorunda olduğunu anladı, yine de ricada bulundu:
"Ben sizin ardınızdan gelsem olmaz mı? Şimdi mahallenin ortasında sizin araca binersem mahalleli kim bilir ne düşünür."
Polis konuda ısrarcıydı:
"Maalesef buna izin veremem, sizi bizzat Savcı Bey çağırıyor."
Akıllardaki soru işaretleri her geçen dakika bir virüs gibi katlana katlana ürüyordu. Kemal montunu almaya geçerken Ayşe de kendi montunu alarak, "Ben de geliyorum!" dedi. Kemal, "Yusuf evde yalnız kalmasın," dediyse de ikna edemedi.
Adliyeye vardıklarında savcı Kemal'i bekliyor hâldeydi; önündeki dosyayı inceliyordu. Polis memuru, savcının kapısını çalıp açtı ve Kemal'le Ayşe'yi içeri aldı. Savcı, Kemal'in yanında bir bayanın da geleceğini beklemiyordu.
"Siz Kemal Bozbay olmalısınız, öyle değil mi?" diye sordu.
Kemal, "Evet efendim," dedi, bunun üzerine savcı Ayşe'ye dönerek:
"Peki, siz nesi oluyorsunuz?"
"Ben eşiyim efendim."
Savcı bunu garip buldu ve Kemal'e dönüp sordu:
"Daha bir ay önce biriyle nişanlanıyorsunuz, ardından bir ay geçiyor ve siz başka biriyle evlisiniz. Ve nüfus kayıtlarına göre bekarsınız, yani nikahsız birliktelik yaşıyorsunuz. Bu nasıl oluyor, açıklayabilir misiniz?"
Kemal savcının bu tavrına bayağı kızmıştı. Biraz sert cevap verdi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sabah
Lãng mạn"Sen hiç yandın mı bir aşka çırılçıplak? Ya da hiç soyundun mu sevmeye utanmaksızın? Belki de güneş göz değdi mutluluğumuza! Hayran olunası bir terk edişin vardı; kurşun mu döktürsem dersin! Cebimdeki sigaram kadar vefasızdın oysa: Öylesine arzulark...
