119

14 1 2
                                    

belki bazen kan ter içinde kalırsın. Dünyaya gelmek için de acele etmedik mi zaten? Ama bu sadece hayatın fragmanıdır. Asıl film, otobüs hareket edince başlar. Çoğu sinema filminde özel bir hadise olmadıkça otobüs seyahatinde yaşananlar makaslanır. Bazen ekranda otobüsü göremeyiz bile. Ama bu kez otobüs yolculuğunun hayata ne kadar benzediğini yazmak geldi içimden. Varsayalım ki otobüse zamanında yetiştik. Bir muavin vardır her zaman, nereye gideceğini sorar ve valizini, otobüsün hangi tarafındaki bagaja koyacağını, vereceğin cevaba göre belirler. Ve sonunda otobüse binersin. Otobüs dünyanın kendisidir ve otobüse bindiğinde o an başlamışsındır. O otobüsün bir müşterisisindir, tabii sadece gideceğin yere kadardır bu rolün. Otobüs için değişen bir şey yoktur aslında. Otobüs için, içindeki herkes aynıdır, eşittir. Birileri inerken birileri biner. Otobüs buna alışkındır. Ama insan alışkın mıdır sürekli otobüse binmeye? 

Ve bindikten sonraki ilk dakikalar heyecan verir, çünkü otobüs yeni hareket etmiştir. Koltuğuna oturduğun ilk dakikalar şöyle bir çevreni süzersin, kimlerle yolculuk yaptığını görmek istersin. O saatte kimlerle kaderini paylaştığını görmek istersin. Belki bir zaman sonra koltuk arkadaşınla konuşup tanışırsın ve muhabbet edersin. Ama hepsi sadece bundan ibarettir. Bir ihtimal kabinden su almak için ayağa kalktığında oradan biri bir tane de kendisi için rica eder ve belki bu da bir muhabbet sebebi olur. Ama çoğu zaman uzun sürmez. Sonra bir de bakmışsın kaptan yemek ve ihtiyaç molası vermiş, tüm otobüs ahalisi dinlenme tesisine doluşmuş, otobüste sadece uyuyanlar kalmıştır. Belki inmek ister bir çay içersin. Ve belki benim yaptığım gibi çayın yanında sigara yakarsın. Masanda başka biri yoksa sigarayı her çekişinde biraz daha uzak hayallere kulaç atarsın. O 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin