69

14 1 1
                                    

On dakika olmuştu evden çıkalı; saat 22.49'du. Trafik sakindi, geri dönecekti, dönmeliydi çünkü iyi biliyordu ki bu gece bitmeyecekti. 

Ela ise büyük bir özenle evi düzene soktuktan sonra İngiltere'den getirdiği birinci kalite parfümleri de üzerine sıkıp sabırsızlık zehrini içe içe beklemeye koyuldu. 

Dakikalar geçmiyordu sanki. Hatta öyle ki her bir saniyenin geçmesini dahi tırnaklarını kemirerek bekliyordu. Sanki ruhu her dakika bir asır yaşlanarak onu bekliyordu. Ama hâlâ o zil çalmıyordu. 

Kemal tam on yedi dakika geç kalmıştı, fakat bu sefer gerçekten de geç kalmamak için direnmişti. Geç kalmak bu adamın yaradılışında vardı. Apartman merdivenlerini çıkarken heyecanlandığını fark etmişti. Garip bir heyecan hissediyordu, sanki adrenalin yavaş yavaş damarlarında geziyordu. Üçüncü kata çıkana kadar nefesi kesilir gibi olmuştu. Ve artık kapının önündeydi. Zile basmadan önce biraz beklemek istemişti. Ela'nın onun heyecanını görmesini istemezdi. Saat 23.21'di. Kemal'in zile basması için sadece bir dakikaya ihtiyacı vardı. Bir dakikalık nefes egzersizi ona hislerine hâkim olma yetkisi verecekti. 

Oysa Ela o kapının ardında nefes dahi alamıyor gibiydi. Dakikalar geçtikçe ümidini yitiriyor, geçen her saniye kaderine lanet etmemek için kendini zor tutuyordu. 

Ve nihayet zile basabildi. Ela nefesini tutmuş, ani bir telaşla kapıya koşmuştu. Kemal içinde çağlamaya hazır heyecanı büyük bir ustalıkla gizliyordu. Zaten o çok iyi bir oyuncuydu. 

Kapı açıldı fakat ikisi de konuşamıyor gibiydi. Sükûnet virüsü çoktan bedenleri işgal etmişti. Uzun bir süre sonra Ela sessizliği bozarak, "İçeri geçsene," dedi. 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin