132

16 1 1
                                    

İlk yazdığı şiiri olduğu, acemi dizelerden anlaşılıyordu. Kimi mısraları kendine bile basit ve saçma geliyordu ama bir hatırası vardı diye de saklıyordu. Sırada küçük kâğıtlar vardı. Teker teker, ara vermeden hepsini okuyacaktı ama bir tanesi dikkatinden kaçmamıştı. Tamamlanamamış cümlelerin yerini gözyaşı lekelerinin doldurduğu küçücük bir kâğıt. Yine hastanedeki o çekilmez günlerin birinde yazmaya teşebbüs ettiği ama nokta koyamadığı yazılardan biri: 

"Nasıl gidebildin beni öylece sersefil bırakıp? Nasıl da gidebildin Kadıköy vapurunun eteklerinde süzülen, simit atmana hasret martılardan bihaber?

Daha fazla dayanabileceğini sanmıyordu! O yüzden geriye kalan tüm yazıları tek solukta okumalıydı: 

"Bir eksiklik hissediyor insan. 'Her şey güzel gidiyor sanırken'in tam ortasında. Bir yokluk soğutuyor bir tarafını ansızın ve ister istemez ürperiveriyor en içinde bir yer. Olmayan birini sevmek gibi, ya da nasıl desem; ölmemiş birine ağıt yakar gibi. Eksiklik hissediliyor mutlaka, ne kadar inkâr etse de insan. Demek istediğim tam da bu. Okumuş olmak için okuyorsan anlamayabilirsin ama okurken hissediyorsan ne demek istediğimi en iyi sen bilirsin...

"Edebiyatım lâl oldu bu gece, isyanımı anlatacak cümleler bulamıyorum. Kalemimin mürekkebi bitti bu gece, küfretmek geliyor içimden ana avrat! Ne anası ne avradı, ne esrarı ne rakısı dindiremez bu derdimi. Yanlış yapmaktan korkuyorum belki de; kaybetmek için uğraştıklarımı, kaybetmemek için çırpınıyorum.

"Öyle çok seviyorum ki seni, ne sen anlayabilirsin ne de ben anlatabiliyorum sana. Seni sensiz severken sessizlikte 

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin