140

14 1 0
                                    

Kemal yine Ela'nın sözünü keserek soruyordu: 

"Dur bir dakika... Sen! Sen o kız mısın?" 

Ela gülümseyerek cevap verdi. 

"Evet, ben oyum!" 

Kemal şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırıyor, büyük bir dikkatle dinliyordu. Ela devam etti: 

"Dört yıl öncesine kadar neredeyse her yıl geliyordum. Babam vefat ettikten sonra bir daha gelemedim. O yüzden beni hatırlamamanıza hak veriyorum. Ama Tahir nasıl hatırlamadı ona şaşırdım. Yani anlayacağın, ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim. Seni ilk gördüğüm andan beri senden hoşlanıyorum. Bunu ilk defa bu kadar açık söylüyorum. Ama artık gördüm ki kaybedecek bir şeyim yok. Dolayısıyla sadece bil diye bu kez açık konuştum." 

Kemal bir an bu sözleri düşündü, sonra da mahcup bir tavırla söz aldı: 

"Yaptıklarımdan dolayı özür dilerim. İşin aslını bilmediğim için önyargıyla yaklaştım. Beni affedebilecek misin?" Unuttuğu bir şeyi fark eder gibi de ekledi: "Bu arada size 'sen' diye hitap ediyorum ama umarım sizin için bir sakıncası yoktur." 

"Hayır, rica ederim, bu şekilde hitap etmeniz daha çok hoşuma gider. Ayrıca özür dilenecek bir durum yok ortada, kim olsa aynı tepkiyi gösterirdi, asıl düşüncesizlik yapan bendim. Benim özür dilemem gerek. Nereden bilebilirdim böyle olacağını. Benim yaşadığım yerde bu gibi şeyler çok normal karşılanır ve asla ayıplanmaz. Kendi kültürümden uzak yaşadığım için bunu akıl edemedim." 

Kemal, yine aklına bir soru takılmış olsa gerek ki sordu:

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin