126

17 1 1
                                    

'Okudukça beni hatırla' desem de okumayacağını bildiğim için hatırlamayacağından da eminim.

Hakikaten de o olaydan sonra yazdığı hiçbir yazıya son noktayı koyamaz olmuştu. Sanki ilahi bir güç, ondan yazma yeteneğini çekip almıştı. Bu da onun zoruna gidiyordu. Yıllar sonra ilk kez o sarhoş olduğu gecede yazabilmişti. Ama o bunu hatırlamıyordu bile. Belki hatırlamak istese başaracaktı ama o şu an elindeki kâğıtlarla meşguldü. 

Sıradaki yine birkaç yazı önceki gibi onunla ilk tanıştığı günlerin birinde yazılan yazılardan biriydi: 

"Nefret ediyorum bu hâlimden; söyleyemediklerimle dolup taşıyor yine kursağım. Sükûnetimin altında saklı kalan haykırılası sözler yormaya başladı fikrimi. Ve bu kadarını aklımdan bile geçirmemiştim aslında; gözlerine baktığımda ayağımın altındaki karın eriyişini hissetmek gençliğime bedeldi. Ve ömre değer bakışların yok mu? İnsana tüm acılarını unutturan... Hele o masum gülüşün; içimi titreten bir soğuk rüzgâr gibi estiğinde fark ettim pencerelerimin açık kaldığını... Ama ne var ki o soğuk esen rüzgâr söyleyemediklerimi savurup götüremedi uzaklara masanın üzerinden. Söyleyemediklerim neyse de yazamadıklarım da var, nokta koymak zorunda kaldığım, hislerime tercüman tümcelerime. Derdimi anlatmamı sağlayacak son ihtimalime acımadan saplıyor bıçağı. Bu yetmezmiş gibi de gevrek gevrek attığı kahkahalar arasından 'İşte yine başaramadın!' diye alay ediyor nankörce. Başaramamak umurumda değil de asıl yazamadıklarımla oturup masaya, seni kaybetme fermanımı imzalaması, işte bu koyuyor son noktayı bütün paragrafıma...

Sıradaki yazı ise doksan yedi yılında yazılmış, geçen geceden önceki en son kaleme aldığı yazıydı:

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin