159

13 1 1
                                    

kızıl sabahıydı! Bayram geçer geçmez tıp fakültesinde yatılı psikolojik tedavi gördüm. Birkaç ayım hastanede geçti. O zamanlar tek tesellim annemdi. Her şey nasıl oldu, nasıl bu hâle geldi anlayamadım. Giderken de muhtara ne bir adres ne de bir iz bırakmıştım. Bıraksam ne olacaktı ki? Sevdiğim insan gözlerimin önünde cayır cayır yanmıştı ve ben onu kurtaramamıştım! Aylarca, hatta yıllarca acı çektim. Hâlâ da çekmiyor değilim. Üstüne, bunlar yetmezmiş gibi de ev sahibi annemden evi boşaltmasını istemiş. Hastaneye az buçuk masraf yapınca elde-avuçta pek bir şey kalmamış, birkaç ay ödeyemedik diye annemi sokağa atmaya yeltenmiş. Tabii ben hastanede olduğum için annem o sıra bana bunlardan bahsetmiyor. Hastaneden çıkıp şehrin öteki ucuna gittiğimizi fark ettiğimde neler olduğunu anladım. Annem benden habersiz başka bir eve taşınmıştı bile. Ne günlerdi. Her şey üst üste geliyordu. Kafayı yememek için kendimi zor tutuyordum. Tüm bunların üzerine benden tüm bunları size anlatmamı beklediniz, ama o iş o kadar izahı kolay değildi. Şu an bile aradan yıllar geçmesine rağmen anlatmakta zorlanıyorum, değil zamanında bunu size anlatayım! Kimseye derdimi anlatamazdım. Hem beni anlamayacaktınız hem de her anlattığımda tekrar yaşayacaktım o acıları. Ben hayatımda bir kez âşık oldum, âşık olduğum kadın da kendi evimde öldü. Bir daha âşık olmamaya ant içmiştim. Tedavim son bulduktan sonra da İstanbul'a gidip kimselere görünmeden kaydımı Çukurova Üniversitesi'ne aldırmıştım. Kimselere görünmek istemedim, çünkü onlara da anlatamazdım. Hele ki hastanede neler çektiğimi anlatmak bir yana, hatırlamak bile beni eritip bitiriyordu. İşte böyle! Sonrasını zaten biliyorsunuz. Eğer tüm bu anlattıklarıma rağmen bunu size şimdiye kadar anlatmadığım için kızacaksanız, hiçbir şey deme hakkım yok; haklısınız."

Kızıl SabahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin