Yıanz Krallığı... Büyük ve gizemli bir bölgede birlikte yaşayan insanlar ve kaynak canavarlarının vatanı. On iki şehre sahip devasa bir bir krallıktı. Güç olarak diğer üç krallıktan üstün olan bu krallığın, en küçük şehri olan Yeşil Dağ Şehrinde küçük bir çocuk tahta kılıcıyla talim yapıyordu.Önünde samandan yapılma olmasına rağmen çelik zırh giydirilmiş bir kukla duruyordu. Kaslı kolları, kavradığı bir metre 70 santim uzunluğundaki kılıcı savurmaktan titriyordu. Yine de pes etmeyi bir saniye bile düşünmeyen bu çocuk durmaya niyetlenmemişti. Ağır kılıç çalışmayı, itiraz eden babasına rağmen seçmişken nasıl çabalamazdı? Sonuç olarak bir anlaşma yapan bu çocuk bir yıl içinde istediği seviyeye ulaşması ile gerçek bir ağır kılıç kullanmaya başlayacaktı.
Bu küçük çocuk tüccarlık yaparak geçimini sağlayan Ranz ailesinin veliahtıydı. Babası klan lideri olmak üzere olsa bile onu seven kişi sayısı bir elin parmaklarıyla sayılabilirdi. Büyükbabası, babası, klan şifacısı ve bir kişi daha ona sevgi gösteren yegane kişilerdi. Bunun da tek nedeni vardı. Kendisi seçilmişken diğerleri yetersizdi! Çoğunluğu geç direkt olarak herkesin nefretini üzerine çekmişti.Kıskançlığın harmanladığı nefret, herhangi bir kısıtlama olmadan üzerine kusulmuştu. Her şey Ranz ailesiyle alakalıydı aslında. Ranz ailesinin büyük bir sırrı vardı. Çok uzun zaman önce krallığı Toran Ailesi yönetirken Ranzlar en iyi zamanlarını geçiriyorlardı. O zamanlar güçlü ve boyun eğmez halleri imparatorun hoşuna gitmişti. En güçlü adamlarına haber yollayıp bu aileye bir görev vermişti. Eğer mistik seviye birini Yeşil Dağ' a mühürleyebilirseler çok büyük ödül verecekti. Ne varki Ranz ailesi bunu başardı. Lakin sinsi planlarla bir kaç aile kralı kandırıp Ranzları yok ettirmeyi hedeflediler.
Kralı Ranzlar koltuğuna oturacak sözleriyle kandırmıştılar. Korkunun ele geçirmesiyle hareket eden kral Ranzların yok edilmesine karar vermişti. Kısa sürede harekete geçen krallık ordusuyla Ranzları yok ettirmişti. Saklanmayı başaran bir avuç Ranz dışında geriye kimse hayatta kalamamıştı. Dağa saklanan Ranzlardan birisi mühürlü canavarla iletişim kurmaya başladıktan bir süre sonra gizemli bir güce ulaşmış ve dağı terk etmişti. Hedefi intikam olsa da bilmediği şey binlerce karınca bir aslanı devirebilirdi...
Dağda yaşayan Ranzlar şans eseri bir keşifte bulunmuşlardı. Aralarından bazıları mühürün gücünü taşıyabiliyordu. Bu on dört yaşındaki çocukta onlardan biriydi. Bedeni mührü taşımayı hak edecek kadar güçlü olsa da bir yandan da lanetliydi. Mührü almaz ise ulaşabileceği en yüksek güç 1. Seviye Başlangıç Kaynak Alemiydi./ Alemler : Başlangıç Kaynak Alemi,Temel Kaynak Alemi,Doğal Kaynak Alemi, Yeryüzü Kaynak Alemi, Gökyüzü Kaynak Alemi,Ruhsal Kaynak Alemi.../ Mührü almak istememe sebebi ise daha önce 700 yıl önce onun gibi çıkan birisi de mührü kabul etmemiş ve ailenin nefretini kazanmıştı. Lakin o kişi mutlu ve huzurlu yaşayabilmişti. İşte Bu küçükte bu yüzden mührü istemiyordu. Mühre sahip olan herkesin trajedik bir ölümü varken kabul etmeyen kişiler huzurluydu...
Küçük çocuk mührü almadığı için iki yıldır aynı seviyedeydi. Ailedeki neredeyse herkes çöp olarak görüyordu. Toplumdan dışlanmış hatta sokakta onu görünce saldırıp temiz bir dayak atanlarla bile karşılaşmıştı. Her gördüğü kişi üzerine küfürler savurur üzerine bir şeyler fırlatırdı. Küçük çocuk bunlara o kadar alışmış olsa da her seferinde öfkeleniyordu. Büyük babası koruma sağlamasa öleceğini biliyordu. Bu içindeki yıkıma sebeb olacak kadar büyük olan öfkesini daha da büyütüyor, kalbini gün geçtikçe karartıyordu.
Talimine devam eden çocuk bedenini son derece güçlendirmek istiyordu. Elindeki ağır kılıcı on birinci savuruşuydu. Kesinlikle normal olmayan kılıcı taşımak bile büyük sorunken o kaslarını patlayasıya zorlayarak savuruyordu.Çoktan kolları uyuşmuştu. Belki bir iki defa daha savurabilirdi. Ne kadar inat etse de sınırına ulaşmak üzere olduğunu biliyordu. Kendini çok zorlayamazdı. Bedenine zarar vermek kesinlikle istemiyordu. Kaslarını sonuna kadar gererek iki kez daha ağır kılıcını savurdu. Çelik zırhtan tangırdama sesleri gelirken bedeninin bittiğine emindi. Kılıcına dayanarak dinlenmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
ФэнтезиAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...