Yuo, Ternia ile küçükken tanışmıştı. 8 yaşındayken babasıyla oyun oynarken ormana saklanmaya karar vermişti. Küçük olduğu için kimseye fark ettirmeden ormana girse de geri çıkmayı becerememişti. Soun Hen ve klanındakiler onu etrafta ararken o ormandan çıkış yolunu bulmaya çalışıyordu. Güneşin batışının ardından Soun hen çıldırmış gibi şehri talan etmeye başlamıştı. Yuo güneşin batışının ardından korkuyla ağlamaya başlamıştı. Küçük bedeni hıçkırarak ağlarken şaşkın bir ses duydu. '' Hey baba burada küçük bir kız var! '' Bu ses 9 yaşında olan Ternia' ya aitti. Babası ve korumalarıyla birlikte amcasının yanına giderken yolu bu ormana düşmüştü. Yaşlı çınar ağacına sırtını dayamış ağlayan Yuo' yu gördüğünde kötü hissetmiş ve yardım etsinler diye babasına seslenmişti. Babası korumalardan birine işaret verdikten sonra ilerlemeye devam etmişti. Ternia' nın koruması Yuo' nun yanına geldiğinde sert bir tekme savurmuş ve Yuo' yu uzağa fırlatmıştı. Ternia yardım istemişken böyle davranan korumaya öfkeyle baktı. O hepsinin üstüyken ne cüretle onları dinlemezlerdi?! Belindeki hançeri çıkarttığı gibi korumanın sırtına sapladı. Yüzünde vahşi ifadesiyle deli gibi kahkaha atıyordu. Yuo yediği tekmenin acısının üstüne karşısındaki çılgın çocuğun davranışlarıyla daha çok ağlamaya başlamıştı. Ternia kızın daha önce ölüm görmediği düşündüğünden daha çok gülümsedi. Kahkahası dururken kıza kanlı elini uzattı. '' Onun sana vuran ayağını parçalamak ister misin? '' Yuo, kendisine uzatılan ele bakmaya bile cesaret edememişti. O hayvan öldürmekten bile korkuyordu ki!
'' UZAK DUR ONDAN! '' Öfkeli bağırışın ardından başka bir çocuk çınar ağacının üstünden atladı. Elinin tersiye Ternia' nun eline vurduktan sonra Yuo' yu arkasına almıştı. Daha önce insan öldüren çok fazla kişiyle karşılaşmış olan bu çocuk Ternia'dan korkmamıştı. Yuo' nun ağlaması yavaşlarken mutlulukla seslendi. '' Ryuu! '' Yıkıldığı yerden kalkarken sıkıca Ryuu' ya sarıldı. '' Lütfen gidelim Ryuu lütfen. O-o korkunç. ''Ryuu cevap vermek yerine dik dik Ternia' ya baktı. Ternia' nın yüzü kızarmıştı. O kızı yanına almak istiyorken çıkan bu çocuk planını bozmuştu. Ayrıca onun birisini öldürmesini umursamaması onu tehlikeli yapıyordu. Omuz silkip babasının ilerlediği yöne döndü. '' İsmim Ternia Kolk. Sakın bu ismi unutmayın... '' Başka tek kelime etmeden ilerlemeye başladı.
Ryuu Ternia' yı umursamadan Yuo' ya dönüp sıkıca sarıldı. Yuo ne olduğunu anlamadan Ryuu' nun göğsüne gömülmüştü. '' Şükürler olsun o manyak zeki çıktı da Kolk ailesiyle sorun yaşamadım. '' Ryuu yaşına rağmen ormanda uzun vakit geçirmişti. Tecrübesiz olan Ternia Kolk nasıl onunla dövüşebilirdi? Sadece insan öldürmeyi bilse de hiç karşı koyan olmadığından Ryuu' dan hissettiği öldürme arzusu korkmasını sağlamıştı. '' Ryuu sen nasıl buldun beni? '' Ryuu, Yuo' nun kolunu omzuna atarken ona destek olarak yürümeye başladı. '' Ormana gidecekken kaybolduğunu duydum. Belki ormandasın diye kontrol etmek istemiştim. Neyse ki gerçekten şanslıymışsın. '' Ryuu aslında ormana falan gitmeyecekti. Yatmak için evine giderken Soun Hen' in çıldımış halini görünce her şeyi bırakıp Yuo' yu aramaya başlamıştı. Soun hen kadar endişeli hali çoğu kişiyi şaşırtsada karışan olmamıştı. '' Hıh sen gelmesende kurtulurdum ben. '' Ryuu kaşlarını çattı. '' Oh öyle mi Yuo hanım? O zaman size kolay gelsin. '' Ryuu, Yuo' nun kolunu bıraktıktan sonra koşarak ortadan kayboldu. Bilerek hızlı hareket etmiş ve çalıların arkasına saklanmıştı. Yuo tepki vermeden donakalmıştı. Karanlık artarken Yuo korkuyla etrafına baktı. Yavaşça ayağını kaldırıp adım atmıştı ki... Bir baykuşun sesi duyuldu. Yuo keskin bir çığlık atmıştı. Nereye gideceğini bilmiyordu. '' R-ryu-u? '' Çalılardan gelen sesle birlikte Yuo' nun korkusu daha da çoğalmıştı. Çalılardan uluma sesi geldiğinde ikinci keskin çığlık ormanda yankılandı. Ryuu çalıların arasında koşarken kurt gibi uluyarak Yuo' yu korkutuyordu. Önceki baykuş sesini de o çıkarmıştı. '' RYUUU YARDIM EEET! LÜTFEEEN ÖZÜR DİLERİM ÖZÜR DİLERİM LÜTFEN YARDIM ET! '' Yuo korkusuna yenik düştüğünde bağırarak yardım istedi. Ryuu daha fazla korkutmak istemediğinden çalıların arasından çıktı. '' Sanırım akıllanmışsınız Yuo hanım. '' Alaycı sesiyle dalga geçtikten sonra Yuo' yu taklit etti. Yuo öfkeyle Ryuu' nun kafasına vurdu. '' Hepsini sen yaptın değil mi pislik?! '' Ryuu gülerken cevap vermedi. '' Senden nefret ediyorum Ryuu! Tam pisliksin! '' Kollarını kavuşturan Yuo küsmüş ve arkasını dönmüştü. Ryuu gülmeyi kesip sahteden ciddi bir ifade takındı. '' Küstüysen tek gitsem daha iyi olacak gi- '' Yuo korkuyla Ryuu' nun kolunu tuttu. Yalvarırmış gibi bakıyordu. '' Lütfen beni bırakmaaa. Çok korkuyorum. '' Ryuu kafa sallamakla yetindi. Yuo' dan çok kendilerine yaklaşan vahşi kurt hakkında endişeleniyordu. Kurt herhangi bir kaynak gücüne sahip değildi. 2 Seviye Başlangıç Kaynak aleminde olan Yuo' yu normalde yenemezdi ama korkmuş haldeki Yuo' ya güvenemezdi. Ryuu da yeni 1. Seviye başlangıç kaynak alemine girmişti. Herhangi bir kaynak tekniği bilmiyordu. Ayrıca kaynak enerjisi de çok düşüktü. Tek yapabileceği Yuo' yu önden gönderip kurdu biraz oyaladıktan sonra kaçmaktı. '' Yuo beni iyi dinle. Şuan gerçek bir kurt buraya yaklaşıyor. Benim karanlıkta onu öldürmem mümkün değil. O yüzden ben onu oyalarken kaçabileceğin kadar kaç. '' Sağ tarafa doğru kolunu uzattı. '' Benim klan evim o tarafta. Şehir ise kurdun geldiği yönde. Koşabildiğin kadar hızlı biçimde klan evime doğru koş. Sana yetişeceğim. '' Ryuu konuşmayı bıraktığı anda gümüş rengi kurt uluyarak önlerinde göründü. Ryuu savaş pozisyonu alıp kısa bıçağını çekti. '' Şimdi koş Yuo! '' Bağırdıktan sonra kurtla aynı anda saldırıya geçti. Yuo, Ryuu' nun bağırışıyla birlikte koşmaya başladı. Ryuu ve kurt boğuşmaya başlamışlardı.
Yuo uzun süre koştuktan sonra bacaklarında derman kalmamıştı. Büyük ağaca sırtını dayayıp soluklanmaya çalıştı. Gözyaşları birer birer yanağını ıslatırken bugün yaşadıklarını düşündü. Onun gibi biri için çok fazla gelmişti. Kısa süre geçmişti ki koşma sesleri gelmeye başladı. Yuo, Ryuu gelmiştir diye düşünüp umutla doğruldu. Kısa sürede koşan şey görüş açısına girdiğinde soluklaşmıştı. Koşan kurttu! Ve üzeri kanla kaplıydı! Yuo yerine saplanıp kalmıştı. Hareket edemeyecek kadar korkuyordu. Ryuu benim yüzümden yaralandı belki de öldü. Hepsi benim yüzümden hepsi...
'' Yere yat seni aptal! '' Ryuu' nun bağırışıyla yere atladı. Boğuk çığlığıyla aynı zamanda kurt dayandığı ağaca pençesini geçirmişti. Kolu ve karnı kan içinde olan Ryuu ağaçlardan birinden atlayıp Yuo' nun önünde durdu. Bıçağını kurtla dövüşürken kaybetmişti. Elinde, bıçak fırlatma anremanlarında kullanılan kör bıçaktan başka bir şey yoktu. '' Yuo yaralandın mı? '' Kurdu dikkatle izlerken Yuo' nun durumunu sordu. Yuo' nun titrek sesiyle rahat bir nefes aldı. '' İ-yi-yim. '' Ryuu belli etmemeye çalışarak geri çekiliyordu. Yuo' yu korumasa bile onunla dövüşemezdi. '' Keşke bir kaç malzeme alsaydım. '' Sessizce homurdandı. Kurt daha fazla beklemeden büyük pençesini savurdu. Ryuu yana zıplayarak savuşturdu. Kör bıçağı savurarak üstüne gelen ikinci pençeyi de engelledi. Bıçağını kurda doğru savursada kör bıçağın hasar vereceğine inancı yoktu. Kurdun pençesiyle çarpışan bıçak tahmin ettiği gibi hasar vermeden sekti. Ryuu ne yapacağını bilemediğinden dudaklarını kemirdi. Ne düşünürse hepsi kısır döngü şeklinde kurtla karşılaşmalarına çıkıyordu. Yuo' nunda yorgun hali daha fazla kaçamayacağını gösteriyordu.
Ryuu karnına yediği pençe darbesiyle geriye uçtu. Bıçak sayesinde tırnaklarını engellesede kendisine vuran güce karşı dayanamamıştı. Çarptığı ağaca dayandıktan sonra acıyla inledi. '' Lanet olsun durum kötü. '' Ryuu normal zamanda umursamayacağı basit kurt yüzünden düştüğü duruma inanamıyordu. Yuo' nun çığlığı yankılanırken Ryuu acısını unutarak koşmaya başladı. '' YUO! '' Kurt, Yuo' ya saldırmak için hazırlanmıştı. Ryuu yetişemeyeceğini bildiği için bıçağını tüm gücüyle fırlattı. Havada dönerek ilerleyen kör bıçak Kurt' un kafasına çarpıp dikkatini dağıttı. Ryuu kazandığı fırsatı kullanarak Yuo' nun yanına geldi. Eğilip herhangi bir yarası var mı diye incelemeye başladı. '' Yuo iyi misin? Yuo cevap ver! '' Şoka girmiş olan Yuo cevap veremiyordu. Ryuu' nun endişesi artarken hissettiği acıyla bağırdı.
Yuo, Ryuu' nun ağzından kan geldiğini görünce kendine geldi. Gözleri endişeyle açılırken Ryuu ikinci kez bağırdı. Yuo dengesini kaybeden Ryuu' yu tuttu. '' Ryuu! Ryuu neyin var? Ryuu ceva- '' Sözlerini kesen şey Ryuu' nun sırtındaki devasa pençe iziydi. Neler olacağını düşünmeden üzerindeki giysisini yırttı. Ryuu' nun yarasından akan şiddetli kanı durdurmak için baskı yaparken korkulu gözleri saldırmaya hazırlanan kurda döndü. Dövüşemeyeceğini biliyordu. Ölümcül pençe havaya kalktığında Yuo bedenini Ryuu' ya siper etti. Acıyı beklerken tek duyduğu kurttan gelen acı dolu inlemeydi. Kafasını kaldırdığında ikiye parçaya ayrılmış kurdu gördü. Ryuu' nun dedesi elinde devasa baltasıyla karşılarındaydı. Ryuu' nun yarasını gördüğünde devasa baltası elinden kaydı. '' Ryuu! '' Bağırışının ardından Yuo' nun kucağında yatan Ryuu' yu kucakladı. '' Yuo sırtıma bin. Gidebileceğim kadar hızlı ilerleyeceğim! '' Baltasını yamuk şekilde sırtına astı. Yuo' ya destek olarak sırtına bindirdikten sonra 1. Seviye Doğal Kaynak Alemindeki hızıyla koşmaya başladı...
O yarayı aldıktan sonra Ryuu haftalarca yataktan kalkamamıştı. Yuo bir saniye bile Ryuu' yu yalnız başına bırakmaya cesaret edememişti.....
/Evet arkaşlar bu ara bölüm gibi bir şeydi. Arada böyle Ryuu ve Yuoyla ilgili bölümler paylaşacağım. Şuanki hikayeyi elimden geldiğince bölmeden bu tarz bölümler paylaşacağım. Heyecanlı yerde bırakıp sonraki bölümde böyle bir ara bölümde yazabilirim tamamen ruh halime kalmış. Başlangıç olarak 8 bölüm atmış oluyorum. Bir dahaki bölümler 18e kadar hazır sayılır. Ama ne zaman yayınlarım bilemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasyAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...