Kısa bir süre sonra adam geldiğinde elinde çivili sopalar vardı. '' Ryuu' nun zincirlerini ellerine dolayın ve gevşetin. '' Ryuu adamın ne yapmak istediğini tam anlamasa da tahmin edebiliyordu. Önce ellerine dolanan zincir altındaki kaynar suya düşmesini sağlayacak kadar gevşetilecekti. Eğer eline dolanan zincire asılmassa kaynar suyu boylayacaktı. Eğer sıkıca zincire tutunmaz ve ellerinden kaçırırlarsa aşağıya düşeceklerdi. Ve düştüklerinde yaşanacaklar hoş olmayacaktı.
'' Senin için özel bir işkence hazırladım Ryuu. Arkadaşların sadece ateşin üzerinde kızarıcak özel bir şey hazırlamadım onlara. Artık darılmazsınız. '' Adam rahat hareketlerle Ryuu' nun yanına geldi. '' Benim kutuları getirin. '' Zehrin etkisindeyken Ryuu' dan kesinlikle korkmuyordu. Adamların getirdiği dört kutuyu eline aldı. '' Kendimi tanıtmama izin ver. İsmim Heley. Sadist kişiliğimle tanınırım. Sana çok eğlenceli zamanlar geçireceğim. '' Gülümserken ilk kutuyu Ryuu' nun gözleri önüne getirdi.
'' İlk kutuda on iki bronz çivi ve bir tane çekiç var. '' İkinci kutuya uzandı. '' İkinci kutuda ise on tahta çivi ve bir taş var. '' Üçüncü kutuyu da önündeki küçük masaya koydu. '' Üçüncü kutuda ise kaynak gücüyle sıkıştırılmış 4 yapraktan çivi ve bir düz sopa var. '' Son kutuyu da masaya koyduktan sonra çektiği sandalyeye oturdu. '' Dördüncü kutuda ise ,neyse onu en son açıklayacağım. Şimdi sana seçenekleri sunuyorum. İlk üç kutudan birisini tercih edebilirsin. Eğer karar veremezsen üçünü de seçtiğini kabul edeceğim. ''
Ryuu biraz düşündü. '' İlk kutu. '' Heley surat asarak ilk kutuyu eline aldı. '' Sıkıcı tercihler yapmaman gerekiyordu ama. Seni oyunbozan. '' Yerinden kalkıp Ryuu' nun üzerine geldi. '' Yapacağın şey basit. Altındaki kaynar suyla dolu kazana düşmemek için şuan yaptığın gibi zincirlere sarılmaya devam edeceksin. Her yarım saatte bir sırtına bir çivi çakacağım. Ardından da arkadaşlarını kırbaçlamaya gideceğim. '' Ryuu tepki vermedi. Sadece dayanması gerektiğini biliyordu. '' Başlıyorum Ryuu. Çok eğlenceli olacak! '' Heley delice sırıtarak ilk çiviyi eline aldı. Ryuu' nun sırtından bir nokta belirledi. Güçlü bir darbeyle çivinin yarısının Ryuu' nun sırtına girmesini sağladı. Ryuu dişlerini sıkarak dayanmaya çalışıyordu. Canının yanması yetmezmiş gibi Heley çiviye yumuşakça vurarak yavaş yavaş daha derine gömülmesini sağlıyordu.
Kısa sürede yaklaşık beş santim uzunluğundaki çiviyi Ryuu' nun sırtına çakmıştı. Ryuu acıdan uyuşmaya başlayan sırtına küfürler yağdırdı. İlk çivide sıkıntıya girmişti. Diğer on bir çivide ne yapıcaktı? '' Şimdi arkadaşlarının yanına gidiyorum biraz bekle. '' Heley yanından ayrılıp diğerlerine işkence yapmaya başladı. Kısa süre de ikisini bayıltmıştı. Ryuu zamanın geldiğini anladı. Kurtuluş şansı yoktu. İçinden '' Buradan kurtulduğumda emin olun sizi yaşatmayacağım! '' tarzı şeyler desede dışardan sakinliğini koruyor gibi duruyordu. '' Tekrardan sendeyim. Başlayalım mı? ''
Ryuu on iki çivi de sırtına çakıldıktan sonra dayanamamış ve bayılmanın sınırına gelmişti. Altındaki kaynar suyla dolu kazana düşmek istemiyordu. Canı zaten acıyordu birde kazana düşerse kötü olurdu. Kazanın altında yanan alevlerden zarar görmese de kaynar sudan görüp görmeyeceğini bilmiyordu. Su gücü vardı ama daha gerçek anlamıyla uyanmamıştı. Risk alarak hayatını tehlikeye atmak istemiyordu. '' Daha ne kadar dayanıcaksın? Biraz dayanabilirsen onları sökeceğim. Sadece yemek yememi bekle. '' Ryuu dişlerini sıkmaya devam etti. Nolursa olsun bağırmayacaktı.
Heley gitmeden önce güçlü tekmesini Ryuu' nun koluna gönderdi. Ryuu aldığı darbeyle neredeyse zincirleri bırakacaktı. İçinden edebileceği tüm küfürleri geçirmeye başlamıştı. '' Hahaha gerçekten eğlencelisin. Biraz daha beklersen daha da eğleneceğiz. '' Heley son sözünü de söyleyip depodan ayrıldı. Ryuu acıya dayanamayacağını anlamıştı. Gücünü toplamak zorundaydı. '' Birinci Kuyruk etkinleş. '' Fısıltısının ardından zayıf ışıkla birlikte Göksel Kuyruk aktifleşti. Normal zamanda olan parlaklığının çeyreğine bile sahip değildi. İyileştirme etkisi de yavaştı. Ryuu zehrin çok etkilediğini farketmişti ve ilk kuyruğu başlangıçtan aktifleştirmediği için pişmandı.Ama artık olan olmuştu. Beklemekten başka çaresi yoktu...
Koyu güneşin altında simsiyah giyinmiş birisi oturuyordu. Elinde uzun bir kemik vardı. Yaklaşık olarak yirmi beş ya da yirmi altında yaşında duruyordu. Uzun pelerini her zamanki gibi gene sırtındaydı. Sadist bir gülümsemeyle kemiği yontuyordu. Bir yandan da şarkı söylüyordu.
Karanlık lordun bir çiftliği var.
Çiftliğinde ejderiyaları var.
Wöö Wöö diye bağırır.
Çiftliğinde Karanlık lordun.
Karanlık lordun bir çiftliği var.
Çiftliğinde çılgın kurtları var.
Woof Woof diye inler.
Çiftliğinde Karanlık lordun.
Karanlık Lordun bir çiftliği var.
Çiftliğinde çeşit çeşit kırbaç var.
Karanlık Lord kırbaçlar durur.
Bütün kurbanlar ağlaşır.
Karanlık Lordun çiftliğinde.
Karanlık Lordun bir çiftliği var.
Çiftliğinde işkence çeken insanlar var.
Augh augh diye bağırır.
Çiftliğinde Karanlık Lordun. ''
İğrenç söylese de kimsenin karşı çıkacak hali yoktu. Karşısındaki bine yakın Mistik Üstata baktı. Mistik Üstatlar genelde kibirli ve asi olurlardı. Ama bu karanlıklardaki adamın karşısında başlarını bırak bedenlerini bile yerden kaldırmaya cesaret edemiyorlardı. Binlerce Mistik Üstata boyun eğdirmek! Ne tür bir güç bunu sağlardı ki? '' Efendim gerçekten şarkınız çok güzeldi. '' En önlerde olan Kırık Kanatlı Kor Ejderi korkudan titreyen sesiyle konuştu. Bu ejder neredeyse üç yüz metre uzunluğundaydı. Ağırlığını tahmin etmek imkansızdı. Geniş kanatları garip bir açıyla bükülmüştü. Sanki kırık gibiydi. İsmini de buradan alıyordu zaten.
'' Beğendiğinize sevindim. Şimdi sizi neden çağırdığımı merak ediyor musunuz? '' Elindeki kemiği yontarak küçük bir çocuk figürü oluşturmuştu. En fazla on beş yaşlarında duran bu figür elinde neredeyse kabzasına kadar kırılmış bir kılıç tutuyordu. Gözlerinin çevresini damarlar kaplamıştı. Saçları dağılmış, öfkeden krize girmiş gibiydi.
'' Saygısızlık olmasın ama evet efendim. '' Devasa boyutlardaki sarı tilki konuşmuştu. Meraklı olsa da sormaya cüret edemiyordu. '' Hımm. Işık Tilkilerinin meraklı olduğunu duymuştum. Doğruymuş. O zaman söylememe izin verin. '' Elindeki kemikten bıçağı dudaklarına götürüp öptü. '' Merak etme aşkım. Kısa süreliğine ayrılacağız. '' Bıçağı rastgele bir yere fırlattı. '' Ya da vazgeçtim. '' Mistik Üstatlar bu duruma şaşırmamışlardı. Az buçuk deli hareketlerine alışmışlardı. '' İyi dinleyin beni. Size gösterdiğim bu figürü bulacaksınız. En kısa zamanda getirene güzel ödüllerim olacak. '' Arkasına yaslanırken küçük figürü havaya fırlattı. Figür eline geri düşene kadar Mistik Üstatlar her kıvrımını ezberlemişti. '' Efendim özürler dileyerek soruyorum ama bu kişi hepimizin gitmesini gerektirecek kadar güçlü mü? '' Kibrini üzerinden atamamış olan bu Mistik Üstat, Kıvrımlı Hasse Yılanıydı. Büyük bedeni oradaki çoğu Üstattan daha büyüktü. Ama zihinsel anlamda çoğundan aptaldı.
Karanlıklar içindeki adamın ifadesi ciddileşti. Parmağını havaya doğru kaldırdığı anda yılanın altından, sivri ve devasa mızraklar çıkmıştı. Yılan ses çıkaramadan hayata veda etmişti. '' Başkası? '' Mistik Üstatların neredeyse hepsinde üst derecede ölüm korkusu belirmişti. Çünkü Kıvrımlı Hasse Yılanı üst düzey savunmasıyla bilinirdi. Tek hamle de ölmesini sağlamak hepsini korkudan dondurmuştu. '' Güzel. O zaman size şimdiden itibaren bir yıl veriyorum. Bir yıl sonra onu ikna edip buraya getirebilen kişiye çok değerli hediyeler vereceğim. '' Karanlıklar içindeki adamın son sözleriyle birlikte Mistik Üstatlar dağıldılar. Hepsi hızlı olmak istese de ikna edin dendiği için durmuşlardı. Bu kişinin özel isteği olduğuna göre karşılarına almamaları gereken birisiydi bu. Eğer onu zorlarsalar öleceklerine emindiler. Plan yapmadan harekete geçmeyeceklerdi.
Mistik Üstatlar dağıldıktan sonra Karanlıklar içindeki adam ayrılmadan önce kısık sesiyle mırıldandı. '' Acaba beni hatırlıyor mu? Özlediğimi söylediğimde ne tepki verecek merak ediyorum. ''
/Hızla diğer bölümü yazmaya gidiyorum. Yetiştirebilirsem güzel olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasyAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...