Yuo, Beyaz Anka şehrindeydi. Düğününe bir sene kaldığından artık ailesinin yanına kalmasına gerek yok demişlerdi. Yuo yeni iyileştiği için bir şey deyememişti. Karşı çıkmak istese de yapabileceği bir şey yoktu. Ryuu' dan herhangi bir haber almamıştı. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordu. Her gecesini Ryuu' nun iyi olmasını dileyerek geçiriyordu. Gergin olmasına rağmen sıkı çalışmayı kesmemişti. Çoktan 3. Seviye Doğal Kaynak Alemine girmişti. Ternia Kolk ise 1.Seviye Yeryüzü Kaynak Alemine girmek üzereydi. Yuo ona asla ulaşamayacağını düşünüyordu. Aralarında gökyüzü ile yeryüzü kadar fark vardı. Ternia' nın tek darbesi bile hayatını kaybetmesini sağlayacak güçteydi.
Yuo odasının camından şehrin işlek caddesini izlemeye başladı. En sevdiği şeydi bu. Tanıdık yüzler olmasa da kargaşalarını izlemek istiyordu. Küçük bir çocuk gördü. Taşıyamayacağı kadar ağır bir kasayı taşımaya çalışıyordu. Yüzü kıpkırmızı olsa da korkakça taşımaya çalışıyordu. Yanında bir kaç küçük çocuk daha vardı. Hepsi benzer sandıkları taşıyordu. Kiyafetleri yırtıklarla doluydu. Bileklerinde kelepçeler vardı. Başlarında elinde kırbaç olan bir adam vardı. Yuo' nun kaşları çatıldı. Kölelik olayları Tian ve Hen ailesi yüzünden olmuyordu geldiği yerde. Ama burada öyle bir kural olmadığı belliydi. Sinirlense de daha yeni gelmişti. Bir şeyler yapmak istese de onu dinlemezlerd. Ayrıca Ternia ailesi de kölelere sahipti. Yuo karışmamasının en mantıklı karar olduğuna karar verdi.
Yuo hala dışarıyı izlerken kapısı yavaşça tıklatıldı. Ardından kapı açılıp içeri Ternia Kolk girdi. '' Sevgilim nasılsın? '' Yapmacık davranışlarla Yuo' ya yakınlaştı. '' Ne istiyorsun Ternia? '' Yuo geri çekildi. Ternia' nın uzattığı eli havada kalmıştı böylece. '' Sadece seni görmek istemiştim sevgilim. Kızmana gerek yok. '' Yuo sinirlenmeye başlıyordu. '' Beni yalnız bırak. Ve bir daha da bana sevgilim de- '' Yüzüne yediği tokatla sözleri kesildi. '' Ben de bir yere kadar dayanırım! '' Ternia Kolk bağırarak bir tokat daha attı. Gücü fazla olmasa da Yuo' yu savurmaya yeterliydi. Yuo yere yığılmıştı. Sinirlense de gücünün ona yetmeyeceğini biliyordu.
Ternia deli gibi sırıtmaya başladı. '' Düğüne daha zaman var ama öncesinden seninle çalışmalara başlasak mı diye düşünmüyor değilim. '' Ternia kendi kendine kahkahalar atmaya başlamıştı. Akıl hastasıydı resmen. Yuo korkuyla büzüşmüştü. Kollarını bacaklarına sarmış ağlamamaya çalışıyordu. Ternia, Yuo' nun açıkta kalan süt beyazı bacaklarına bakmaya başladı. İfadesi gittikçe sapıklaşırken kafasından kurdukları en sapık insanları bile dehşete düşürecek şeylerdi. Ternia yere eğildi. Hedefi Yuo' nun güzelim bacaklarıydı. Yuo bacaklarında bir el hissettiği anda çığlık attı. Bağırmayı kesmezken Ternia' yı da tekmelemeye çalışıyordu. Çaresiz tekmelerini Ternia umursamadı. Onun için bir şey ifade etmiyorlardı. Elleri ahlaksızca Yuo' nun bacaklarında geziniyordu. Ternia zevkle bağırmaya başladı. Hızla tişörtünü parçalayarak çıkardı. Pantolonunu çıkartmaya çalışıyordu ki bir gümbürtüyle odanın kapısı kırıldı. Güçlü bir aura odayı kaplarken Ternia hayatının en büyük şokunu yaşıyordu. Yerinde donakalmıştı. Görmeyi beklediği son kişi karşısındaydı. Yeşil, donuk gözlere sahipti. Dik dalgalı, açık kahverengi saçlara sahipti. Yüzündeki her bir kas sinirden kasılmıştı. '' Ternia Kolk! '' Kalın sesiyle bağırdı. Sırtında çok ağır duran bir kılıç vardı. Arkasında da yaşlı bir adam duruyordu.
Kalın sesin sahibi, Ternia Kolk' un karşılık vermesine izin vermeden boğazından tutup duvara vurdu. Bedenini alev tabakası çevrelerken yumruğunu Ternia Kolk' un çenesine indirdi. Ternia Kolk duvarı yıkıp yan odaya düştü. Acıyan boğazıyla öksürürken sesin sahibine küfürler yağdırmayı unutmamıştı. '' Seni şerefsiz! İğrençliğini masumlara bulaştırmaya çalışmayacaksın demiştim! '' Duvarın yıkılmış yerinden yan odaya geçti. Bilincini kaybetmemesine rağmen karşı koyacak hali yoktu. Yüzüne yediği yumruklarla bilincini kaybedesiye kadar dövüldü. Yüzü kan içinde kalmıştı.
Yuo hem korkuyla hem de minnettarlıkla onu kurtaran kişiye bakıyordu. '' Hey iyi misin? '' Yuo zorla kafa salladı. Gerçek tehlikeyi hissetmişti. '' B-ben i-iyiyim. '' Yuo titreyen sesiyle konuşunca genç adam durumu anlamıştı. '' Lotus Şahinimi hazırlayın. Aileme dönüyoruz. Birisi de aptal Kolk' lara açıklama yapacağımı iletsin. '' Bağırarak kapıdaki yaşlı adama seslendi. Yaşlı adam ses etmeden ortadan kaybolmuştu. Genç Adam Yuo' ya destek olarak kalkmasını sağladı. '' Yürüyebilir misin? '' Yuo' nun cevap vermesine gerek kalmadan dengesini kaybetmesiyle genç adam onu kucağına aldı. '' Tamam öncelikle sakin ol. Sana zarar vermem. Şimdi seni bu yerden kurtaracağım. Sonradan konuşmak için çok vaktimiz olacak... ''
Gece geç saatlerde Kızıl Anka şehrine gelmişti Yuo. Kızıl Anka şehri, Beyaz Anka şehrinden en az on kat daha güçlü bir şehirdi. Yönetim Üçler Birliği denilen üç ailedeydi. İlk aile Oktok Ailesiydi. Savaş güçleri çok düşük olsa da şehrin ticaret ağını ellerinde tutuyorlardı. Mahej Ailesi ise şehrin savunması ve geliştirilmesi, suçluların cezalandırılması gibi işlerle uğraşıyordu. Ve başlarında da Uytun Ailesi vardı. Şehrin yönetimini elinde bulunduran aile.
Yuo yol boyunca uyumuştu. Huzursuz ve tedirgin dursa da en azından yanındaki gencin kendisine zarar vermeyeceğine inanıyordu. Zarar vermek istese neden kurtarırdı ki onu? Büyük ve ihtişamlı bir evin önüne geldiklerinde Yuo uyanmıştı. '' Neredeyiz? '' Genç adam Yuo' nun uyandığını fark edince güvenilir bir gülüş sergiledi. '' Evime geldik. Seninle biraz konuşacağız. Korkmana gerek yok kötü niyetim yok. '' Yuo kafasını salladı. Az da olsa ona güveniyordu. Lotus Şahini yere konduğunda genç adam çevik bir hareketle yere atladı. Yuo' ya destek alması için elini uzattı. Yuo' nun narin elleri genç adamın büyük ellerini tuttu. Destek alarak aşağıya atladı. Kafasını kaldırıp genç adama baktığında kıpkırmızı olduğunu gördü. Aklına Ryuu gelince istemsizce tebessüm etti. Genç Adam, Yuo' nun gülümseyen yüzüne büyülenmiş gibi baktı. Bakışlarını hızla kaçırırken önden ilerlemeye başladı. Yuo tepkisine şaşırsa da ses etmeden takip etmeye başladı.
Ev tahtadan yapılmıştı. Sade olsa da ihtişamından hiç bir şey kaybetmemişti. İnsanları büyülemeye devam ediyordu. Etrafta sırtlarında kılıç korumalar geziyordu. Hepsi özel olarak eğitim almış kişilerdi. '' Burası ailemin evi. Mahej ailesinin bölgesi. Etrafta yüzlerce koruma var. Yani Kolk' lar seni almak için gelmeye cesaret etse bile korumaları geçemezler. '' Genç adam evin önüne geldiğinde korumalar saygıyla eğildi. '' Hoşgeldiniz genç efendi ve misafiri. '' Genç Adam başıyla selam verdi. Normal zamanda olsa korumalarla konuşup hal hatır sorardı. Hepsine çok değer veriyordu. Acelesi olduğundan basit selamla yetinip eve girdi. Yuo' da peşinden girdiğinde direk salona girdi. '' Ben geldim baba. '' Babası kırklarında olsa da yaşlanmamış birisiydi. Beyaz saçları dışında yaşını belirlemek çok zordu. Sevecen birisi olsa da gergin olduğu belliydi. '' Oğlum sen çıldırdın mı? '' Genç adam sakinliğini bozmamıştı. Ternia' ya saldırdığı zaman dışında hep sakindi. '' Kolkları sevmediğimi biliyorsun baba. Ayrıca kardeşimle evlenecekse başkasıyla evlenmesine izin vermem! '' Sözlerini tıslayarak söyledi. Arkasını dönerken Yuo' yu kolundan tutarak odasına doğru sürüklemeye başladı. Sakin ifadesi bozulmasa da sinirlendiği açıktı.
Yuo bileğinin acısıyla kısık sesle inledi. Genç adam farkında olmadan Yuo' nun canını acıttığını fark ettiği anda durdu. Elleri çözülürken kısık sesle konuştu. '' Özür dilerim gerçekten özür dilerim. Biraz sinirlendim ve kontrolümü kaybettim. '' Yuo doğru söylediğine inandığı için üstelemedi. '' Biraz acıdı sadece bir şeyim yok. Önemli değil artık. '' Genç adam üzgünce saçlarını karıştırdı. Yuo ona hiç dikkatli bakmadığından tam zamanı olduğunu düşünmüştü. Baya yakışıklıydı aslen. Yeşil gözleri donuk olsa da büyüleyiciydi. Sivri yüz hatlarına sahipti. Uzun boyluydu. Nereden baksan bir yetmiş sekizdi. Vücudu kaslıydı. Saçları ışıkta parlıyordu. Yuo' nun, Ryuu' dan sonra gördüğü en yakışıklı erkekti. '' Gel konuşmamız gereken konular var. '' Genç adam Yuo' yu peşine takarak odasına yöneldi....
Ryuu' nun geldiğini sananlar el kaldırabilir mi?
Hiç yazasım gelmediği için baya gecikti. Yeni bölüm muhtemelen salı gelir diyorum ama kesin beklemeyin. Ufak bir spoiler vereyim, Bu genç adamın kim olduğunu muhtemelen tahmin etmişsinizdir. Bir dahaki bölümde genç adam üzerine olacak. Sonra bir iki bölümde Yura gelirse tam olur. Ryuucuğumuz acaba neler yapıyor? Merak ediyorsanız beklemede kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasyAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...