Gece saatlerinde Ryuu evden dışarı çıkmıştı. Gününü arkadaşlarıyla geçirdiği için Isal ile konuşma fırsatı yakalayamamıştı. Şimdi de ustasıyla konuşmaya gidiyordu. Ustasının evine geldiğinde kapıda bekleyen ustasıyla karşılaştı. '' Ah Ryuu bende seni bekliyordum. Bugün senin için çok özel bir gün. '' Ryuu sırıtarak yanıtladı. '' Evet. Artık kılıcıma bir ad vermem gerekiyor. '' İhtiyar Lo onayladı. '' Kılıcına isim verdiğinde aranızda bir bağ oluşur. Onu senden başka herhangi birisi kullanamaz. Tabi sen izin vermezsen. Ayrıca kılıcına vereceğin emirle kullanabileceğin bir tekniğe de sahip olursun. Mesela benim kılıcım Paşa. '' Elinde beliren üç metrelik kılıcı arkasındaki duvara doğru savurdu. '' Paşa, Havayı Yaran Darbe! '' Büyük bir ıslık sesi duyulurken duvar tamamen parçalandı. '' Gücümü şimdilik kısıtlıyorum. Hadi arenaya gidelim. '' Ryuu onaylayıp peşine takıldı.
Yolda yürürken İhtiyar Lo anlatmaya devam etti. '' Kılıcında olan lanetten dolayı muhtemelen boyun eğmeyen bir yapıya sahip. Çünkü sadece kullanıcısına karşı çıkan kılıçlar lanetle damgalanır. Ona kendini kabul ettirmen kolay olmayacaktır. '' Ryuu konuşmayarak sessiz kaldı. O gerçekten Efsanevi Kılıca sözünü geçirmek istiyordu. Kılıcına efsanevi denme sebebini tam olarak anlamasa da lanetin altında böyle yazıyordu.
Arenaya vardıklarında Ryuu boş alanın ortasına geçti. '' Önce kılıcına kaynak enerjini gönder. Karşılık alırsan gücün yeterli seviyeye ulaşmış demektir. Bundan sonrasında kılıcı ikna etmen lazım. Eğer ikna edersen kanını üzerine damlatıp ona bir isim ver. '' Ryuu sessizce kılıcını çıkardı. Devasa kılıç ortaya çıktığında ortamdaki hava değişmişti. Baskıcı aura yayılırken Ryuu biraz zorlansa da kılıcı taşıyabiliyordu. İhtiyar Lo kılıcının aurasını engelleyebilse de Ryuu hala anlaşma yapmadığından kontrol edemiyordu.
Ryuu gücünü kılıca aktarmaya başladı. Ne kadar yapması gerektiğini bilmeden bir tepki alasıya kadar enerjisini göndermeye devam etti. Uzun süre bir şey olmasa da Ryuu' nun bedeni kasılmaya başladı. Gözleri inançsızlıkla kaplanmıştı. Kafasını yukarı kaldırıp kükremeye başladı. Gücünü sakınmadan kullanarak bilincini ele geçirmeye çalışan kuvvete karşı koymaya çalışıyordu. '' Çık zihnimden! '' Kükreyerek kılıcı yere sapladı. Arena sallanırken zemin devasa çatlaklarla kaplanmıştı.
İhtiyar Lo gücünü kullanarak Ryuu' nun etrafını çevreleyen geniş bir bariyer oluşturdu. Arenaya fazla zarar verip başına ii açmak istemiyordu. Ryuu'yla kılıcın savaş verdiğini fark etmişti. Bu biraz korktuğu bir durumdu. Çünkü üzerinde lanet bulunduran kılıçlar her zaman tehlikeliydi. Kullanıcısının ruhu yeterince güçlü değilse ruhunu tüketirdi. Ve daha da kötüsü ruhu güçlü olsa da duygusal değişimleri sayesinde yakaladığı bir fırsatta ruhunu tamamen yok edebilirdi. İhtiyar Lo şuan Ryuu' nun hayatı üzerine büyük bir kumar oynamıştı.
Ryuu bağırmayı kesti. Nefes nefese kalmıştı. Eğildiği yerden kalktığında İhtiyar Lo hareketlerindeki tersliği fark etmişti. O Ryuu falan değildi! Ryuu' nun buz mavisi gözleri koyu griye dönüşmüştü. '' Sonunda güçlü bir beden bulabildim HAHAHA! '' Kalın ses kan donduran bir kahkaha atmaya başladı.
İhtiyar Lo bariyerin gücünü arttırırken ne yapacağını şaşırmıştı. Ryuu' nun ruhu tamamen yok olmadıysa müdahele etmesi işleri daha da kötüleştirirdi, eğer Ryuu' nun ruhu tüketildiyse de onu kurtarmak için bedenini mühürlemeliydi. Ama eğer Ryuu' nun ruhu yok olmadıysa ve bedeni mühürlenirse kesinlikle ölürdü. İhtiyar Lo biraz daha bekleme kararı aldı. Ryuu' nun hareketlerini dikkatle tartmalı ve ona göre hareket etmeliydi.
Ryuu' nun bedeni yere yığıldı. Kahkahası kesilirken acı acı bağırmaya başladı. '' Lanet olsun direnme! '' Kalın ses Ryuu' nun direnci karşısında zorlanmaya başlamıştı. Ryuu' nun pes etmeyen yapısını hafife aldığını fark etmişti. '' Bedenimi rahat bırak! '' Ryuu' nun sesi sonunda normale dönmüştü. Zorla da olsa kontrolünü geri kazanıyordu. Yere vurmaya başladı. Bedenine zarar verse de acı zihnini açık tutmasını sağlıyordu. Griye dönmüş iki gözünün içinde mavi bir parlaklık belirmişti. Parlaklık yavaş yavaş artarken Ryuu' nun bağırışları da kesilmeye başlamıştı. En sonunda gözleri eski rengine kavuşmuştu. Sesi tamamen kesilirken sadece nefes alış veriş sesi duyulmaya başladı.
İhtiyar Lo rahat bir nefes alabilmişti. Ryuu' nun kaybedeceğinden çok korkuyordu. '' Aferin Ryuu başardın. '' Ryuu zorlukla doğrulurken reddetti. '' Hala bana boyun eğmiyor. Bana boyun eğmesini sağlayana kadar durmayacağım! '' Ryuu hırslı bir kurttan farksızdı. Yere saplanan kılıcın kabzasına yapıştı. Saplandığı yerden çektiğinde bedenini aynı baskı bedenini sardı. Geçen seferkiyle aynı baskı olsa da yorgun düşen bedeni, baskıya direnmekte zorlanıyordu. Yere yığılırken kılıcı farklı bir yere ikinci defa saplandı. Kolu deli gibi kasılsa da inatla kılıcı bırakmıyordu. Eklemleri bembeyaz kesilmişti. Bu sefer sadece sol gözü griye dönmüştü. Bir süre daha acıyla kasılarak dirense de en sonunda elindeki güç zayıfladı. Yavaşça parmakları kılıcın kabzasından kayarken yere yığıldı. Gücü tükenmiş gibiydi.
İhtiyar Lo endişelenmeye başlamıştı. Ryuu böyle devam ederse lanet ruhunu tüketebilirdi. '' Ryuu kendini zorlama! Başka bir kılıç kullanabilirsin. '' Bağırışı yanıtsız kalmıştı. Ryuu bir kez daha kılıca uzandı. Eli kırılsada kılıcı bırakmayacakmış gibi sıkıca kenetlenmişti. Boğazı acısa da tüm gücüyle bağırarak kılıcı yerinden kaldırdı. Kasları patlıyacakmış gibi titrese de ayakta durmayı başardı. İki bin yüz kilo ağırlığındaki devasa kılıç yavaş yavaş saplandığı yerden milim milim de olsa çıkmaya başladı. Başlangıçta yavaşça yerinden oynayan kılıç yerden tamamen ayrıldığında tüm ağırlığı Ryuu' nun bedenine bindi. Ryuu' nun ayaklarının altındaki zemine bir kaç santim gömülmüştü.
Ryuu' nun tüm gücüyle kaldırdığı kılıçtan güçlü, kalın bir ses duyuldu. '' Beni hak edecek kadar güçlü birisi gibisin! Beni kullanmak istediğine emin misin? '' Kılıçtan yayılan sesle birlikte Ryuu güçsüzce sırıttı. '' Sonuna kadar eminim. '' Yorgunluğu sesinden anlaşılsa da mutluydu. Amacına ulaşmıştı. '' O zaman bana bir isim ver! İsim ver ki yoldaşlığımız kesinleşsin! '' Ryuu derin bir iç çekerek yanıtladı. '' Bundan sonra senin ismin, Kralların Katili anlamına gelen Draken olacak.(Dreyken şeklinde okuyorum ben. Artık siz nasıl takılırsınız bilemem.) Ben Ryuu Heart seni canyoldaşım olarak göreceğim ve sonuna kadar seninle olacağım! '' Ryuu avucunun içini çekinmeden keserek Draken' ın üzerine kanını akıttı. '' Bundan böyle ismim Draken olacaktır! Ve ismimin yükünü üzerime alaraktan sana güçlü bir teknik bahşediyorum! '' Ryuu zihninde beliren teknikle keyifle gülümsedi. Yerinden fırlarken kendi etrafında tam tur dönerek Draken'ı kuklaya doğru savurdu. '' Yeryüzünü Ağlatan Öfke! '' Koyu kızıl tonlarındaki devasa enerji kılıçtan ayrılarak kuklaya doğru fırladı. Uzaktan gören birisi onu kızıl bir dolunaya benzetirdi.
Draken' ın darbesi kuklayı parçalayıp geçti. Gücünde ufak bir azalma bile olmadan İhtiyar Lo' nun oluşturduğu bariyere çarptı. Büyük bir patlama sesiyle beraber arena sarsıldı. Ryuu geriye düşmek üzereyken Draken' a dayanarak ayakta kalmayı becerdi. Darbenin etkisi geçtiğinde İhtiyar Lo şaşkınlıktan donakalmıştı. Onun Ruhsal Kaynak Alemindeki gücüyle oluşturduğu bariyer şimdi çatlaklarla doluydu. Ryuu' nun darbesinin gücü ne kadar yüksekti de onun bariyerini parçalanacak hale getirmişti? Yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi. O gerçekten doğru kişiyi öğrencisi olarak almıştı...
/Evet bölüm kısa mısa ama zorda olsa yetiştirdim. Ödevlerim bittiği anda bilgisayarın başında aldım soluğu. Neyse ki annem evde yoktu da azar işitmedim. Bir dahaki bölüm yazma şansım olursa çarşamba gelir. Olmazsa artık bilemem.
Bu bölümü yorumlarıyla çıldırmamı sağlayan ahkanka123' e ithaf ediyorum. Gerçekten iyi yerlere değinerek ilerideki bölümleri tahmin ediyor.11e 1 skorla beni mat etmeyi başardı. Hala anlamasam da kendi hikayemde mat oluyorum yav :/
Soru zamanı :D Isal, Ryuu ya da Toun üçlüsünden birisi sonraki bölümlerde baya can sıkan olaylarla karşılaşıcak. Tahminlerinizi alayım :d
Natali x Ryuu mu?
Met x Ryuu mu?
Yuo x Ryuu mu?
ve ya
Harem x Ryuu mu? :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasyAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...