Bölüm 27 İhtiyar(2)

4.5K 454 24
                                    

İhtiyar heyecandan yerinde duramıyordu. Ryuu şaşırsa da sadece bekledi. İhtiyar kısa süre de kendini toparlamıştı. Öksürerek ciddileşti. '' Benim ismim Lo. Ben okulun ağır kılıç sorumlusuyum. Ağır kılıç sorumlularının nesillerdir devam eden bir görevi var. Kurucu' nun kullandığı kılıcı tekrardan hayata döndürebilecek birisini bulmak. '' İhtiyar ciddileşse de gözlerinin parlamasını engelleyemiyordu. '' Efsaneye göre bu kılıç çok güçlü bir uzman tarafından mühürlenmiş. Kurucudan bile güçlü olan bu uzman Kadim Yaratıklarla bile uğraşabilecek güçteymiş. Derler ki bu kılıcın mühürlü olduğunu hisseden kişi kılıcın gerçek sahibidir. Ben mührün gücünün zerresini bile hissedemiyorum. Ama sen... Efsanedeki kişisin. '' İhtiyar derin bir iç çekti. Ryuu' nun gücünün düşük olması hayal kırıklığına uğramasını sağlamıştı. İçinden pes etmek gelmişti. '' Ne yazık ki bu kılıcın gücünü kaldıracak kadar güçlü değilsin. Sana ağır kılıç kullanmayı öğretebilirim. Ama dokuz bin kilo ağırlığındaki bu kılıcı kullanmak için Ruhsal Kaynak Alemini aşman lazım. Hükümdar Kaynak Alemine giriş yaptığında ancak kullanabilirsin. Ve ben senin yaşındayken senden daha güçlüydüm ama 3. Seviye Ruhsal Kaynak Alemini aşamıyorum. Hiç umu- '' Ryuu ihtiyarın lafını kesti. Sözleri özgüvenle doluydu. '' Belki 1. Seviye Doğal Kaynak Aleminde olabilirim ama her şey kaynak gücü değil. Hem ne olmuş ki? Diğerlerinden milyonlarca kat daha fazla çalışmam gerekse de başarabilirim. Benim için imkansız diye bir şey var olmayacak! '' İhtiyar Lo kalbinin bir kez daha şok içinde kaldığını hissetmişti. Ryuu' nun özgüveni hoşuna gitmişti. '' O zaman sana bir teklifim var Ryuu. Benim öğrencim ol. Sana ağır kılıç kullanmayı öğretmeme izin ver. Eğer dediğin gibi gerekli seviyeye ulaşırsan sana bu özel kılıcı, Mistik Yıkım Kılıcı' nı teslim edeceğim. '' Ryuu onaylarken diz çöktü. '' Ustama saygılarımı sunarım. '' İhtiyar Lo memnuniyetle Ryuu' ya baktı. O gerçekten iyi bir öğrenci bulduğunu düşünüyordu. '' Bahçeye çıkalım ve ilk eğitimine başlayalım. '' Ryuu kafa salladı. '' Tamam usta. ''

Bahçeye çıktıklarında İhtiyar Lo boyutsal yüzüğünden ağır bir kılıç çıkardı. '' Bu benim can yoldaşım Paşa. Kılıç ustaları için kılıçlar asla araç değildir. Canyoldaşıdır. Yıllardır Paşayla beraberim ben. Bunu sıkıca aklına sok Ryuu. Asla ama asla kılıcına saygı duymayı unutma. Şimdi daha önceden hiç kılıç kullandığın oldu mu? '' Ryuu onayladı. '' Normal kılıç çok kullansam da ağır kılıcı az kullandım. Tahta bir antrenman kılıcıydı sadece. '' İhtiyar Lo tahta dediğini duyunca küçümsedi. '' Tahta bir ağır kılıç yoktur. Ağır kılıçların en hafifi bile iki yüz elli kilodan fazladır. En fazla on beş kiloluk kılıçlara kılıç demek hata. '' Ryuu' nun hafifçe dudakları kıvrıldı. '' Benim kullandığım kılıç normal değildi. Dışı tahtayla kaplı olsa da içinde ağır bir metal vardı. O yüzden üç yüz kiloluk ağırlıkla çalıştım. '' İhtiyar Lo' nun gözleri pörtledi. Açıkça tahta kılıcı küçümsese de Ryuu' nun kullandığı ağırlık şaşırmasını sağlamıştı. '' Güzel güzel. O zaman en azından bin kiloluk bir kılıç kullanmanı isteyeceğim. Herhangi bir kılıcın var mı? '' Ryuu kafasını salladı. '' Ailemden kalma bir kılıcım var. Yeryüzü Kaynak Kılıcı. Tam iki bin yüz kilo. '' Ryuu boyutsal yüzüğünden kılıcı çıkardı. Devasa kılıç ortaya çıktığında hava değişmişti. Ryuu birinci kuyruğu etkinleştirdi. Kılıcı iki eliyle birden tuttu. Aşırı ağır kılıcın yüküyle Ryuu' nun bedeninden çatırtı sesleri geldi. Kemikleri aşırı zorlanıyordu. Boğazını yırtarcasına bağırdı. Kılıcın düşme hızı azalmıştı. Gene de kılıcın ucu yere saplandı. Alan büyük ölçüde çökmüştü. Ryuu bedeninin tüm gücünü kullanarak kılıcı kaldırmayı başardı. Bacakları kolları zangır zangır titriyordu. 

İhtiyar Lo hafifçe gülümsedi. Seninle eğitime çıkacağız Ryuu. Üç ay içinde duyduğum kadarıyla seni öldüreceklerini söyleyen bir grup varmış. Onları yok edecek kadar güçlenmeni sağlayacağım... ''

Ryuu ve İhtiyar Lo ayrıldıktan üç gün sonra..

Toun yorgun gözlerle Natali' ye baktı. Ryuu gitmeden önce bir iki aylığına olmayabilirim demişti. Ayrıca Ryuu bilmese de o Orta Saha öğrencisi olmuştu. Eğitmenler Ryuu' yu orta sahaya geçirirken Yuın' ı da Üst sahaya geçirmişlerdi. Toun pek endişeli değildi. Ama Natali endişeden kendini yıkmıştı. Devamlı Toun' a Ryuu' yu bulmak için baskı yapıyordu. 

'' Anlamıyorsun Natali! Sabrım taştı artık. Ryuu geleceğim dediyse gelir. Pişmanlık duyduğunu biliyorum ama yapabileceğin bir şey yok. '' Toun evin kapısını Natali' nin yüzüne kapadı. Derin bir nefes alıp içeri geçti. Bir Klan kurduğundan dosya işleriyle uğraşması gerekiyordu. Katılım belgelerini onaylamalı ya da reddetmeli, klanın aylık faaliyetlerini ve masraflarını hesaplamalı, çıkılacak görevlerin zorluğu ve takım çalışmasının uygun olup olmadığını belirlemeliydi. Klana Orta sahadan ve Gelişim Sahasından olanlar katılabiliyordu. Ablası kendi arkadaşlarıyla kurduğu klanın içindeydi. Okulda klanlar çok önemliydi. Okuldan mezun olduktan sonra klanınızla birlikte askeri şehirlere yollanıyordunuz. Orada klanınızla birlikte belli bir eğitim daha alıyordunuz. Eğer başarılı olursanız şehirde kalıp klanınızı büyütebilirdiniz. İsterseniz de şehirden ayrılıp klanınızı devam ettirebiliyordunuz. Klanlar aile klanı ve genel klan olarak ikiye ayrılıyordu. Toun bir genel klan kurmuştu. Yuın dışında herkesle çok yakındı. Çocukluk arkadaşıydı hepsi. Küçüklükten beri bir klan kurmak istiyorlardı. Zekası yüzünden başkan Toun olmuştu. 

Toun klanın gelişmesi için bol bol görev almak istiyordu. Ama önce klandaki rütbe işini halledecekti. O kesinlikle lider olmak istemiyordu. Buna mecbur olduğundan bir süreliğine onları yönetecek olsa da uygun birini bulduğunda onu başa geçirecekti. Ayrıca bir kidemli ekibi kuracaktı. Görevler için farklı farklı düzenler bulması gerekiyordu. Ve görevleri yapalım derken diğerlerinin gelişiminin yavaşlamasına da izin veremezdi. Her şeyi adım adım ayarlamalıydı. Hataya yer yoktu. Ryuu' nun gelmesiyle birlikte tam anlamıyla işlere başlayacaktı. Önce herkesi Ryuu' yla tanıştırması gerekiyordu. Düşüncelerine göre Ryuu lider olmak için çok uygundu. Diğerlerine Ryuu' yu tanımaları için şans tanıyacaktı. Ryuu kendi hakkıyla liderliği alabilecek düzeyde olmalıydı. Hafifçe gülümsedi. Ryuu' ya çok hızlı güvendiğinin farkındaydı. Bunun sebebi de Ryuu' ya söylemese de aslında ailesiyle Heart ailesinin dost olmasıydı. 

Önündeki kağıda eğildi. Alacakları ilk iş Buz Kürklü Geyiği avlamaktı. Buz Kürklü geyikler son derece sağlam savunmaya sahiptiler. Kolay kolay zarar görmüyorlardı. Genel olarak 3. yada 4. seviye Doğal Kaynak Aleminde oluyorlardı. İki tanesiyle güçlü deri zırhlar yapılıyordu. Elli dört tanesini topladıklarında tüm klana yetecek kadar sahip olacaklardı. Toun çalan kapıyla kafasını kaldırdı. Birisinin gelmesini beklemiyordu. Kendi kendine mırıldanarak kapıyı açmak için yerinden kalktı. Kapıyı açtığında Claudia' yı gördü. Üstünde siyah bir kıyafet vardı. Saçlarını sağ omzundan sarkıtmıştı. Yüzü kıpkırmızıydı. '' Merhaba Claudia. Bir şey mi isteyecektin? '' Toun gülümseyerek Claudia' ya baktı. Neden geldiğini merak ediyordu. '' Şey Toun... ıhh şey ben... akşam yemeğine gidebilir miyiz? '' Toun biraz şaşırmıştı. '' Ne yazıkki. Klanla alakalı çok işlerim var. Başka bir zamana gidebiliriz. '' Toun mahcup olmuş gibi gülümsedi. Gözlerinin önüne gelen saçlarını elleriyle geriye attı. Claudia üzgün gözlerle kendisine baktıktan sonra kafasını salladı. '' Anlıyorum. O zaman görüşürüz. '' Arkasını dönerken koşarak ayrıldı. Gözlerine hücum eden yaşlarla birlikte evine doğru koşmaya başladı....

Toun Claudia' nın koşmasını garip bulsa da kurcalayamayacak bir  ruh halindeydi. Yorgunluğunun üzerine bu kadar çalışmak zordu. Karnını doyurmak için mutfağa gitti. Sabahtan hazırladığı yemekleri çıkartıp yemeye başladı. Düşünmeyi bırakamıyordu bir türlü. Ryuu için endişelenmemeye çalışsa da çok gergindi. Sonuçta Isal tehlikeli birisiydi. Ryuu' yu öldüreceğini söylerse bunu yapmak için elinden geleni yapardı. Güçlü bir ailenin varisiydi. O aile Kolk ailesinin üzerindeki aileydi. Gücü ve nüfuzu çok yüksekti. Toun ailesinin gücünü kullanamazdı. O ailesini terk etmişken nasıl yardım isteyecek yüze sahip olabilirdi? Ablası dışında bir akrabası yoktu onun için. Yuın' ın Toun' a kafa tutabilmesinin başlıca sebebiydi bu. Eğer ailesinin desteğini alsaydı kimse karşı çıkamazdı. Ama Toun ailesini terk etmemiş olsa bile onlardan destek almazdı. Düşüncelerine ters düşüyordu. Kafasında bir plan kurmaya başladı. Eğer Ryuu geri geldiğinde Isal' ı yenemezse mecburen ablasına ailesinden yardım istemesini söyleyecekti. Ryuu' yu kurtarmak için yapmak zorunda olduğunu hissediyordu...

Bölüm geç geldiği için özür dilerim. Ne yazacağımı tam bulamadım. İnşallah beğenmişsinizdir...

GrondiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin