///Bu bölüm hem Noveelz'de hem wattpadde yayınlanmıştır. İstediğiniz yerde okuyabilirsiniz :)///
''Uyan.''
Bu seste neyin nesi? Neler oluyor?
Kafamda beliren sorularla gözlerimi açtım. Güçlü bir ışık gözlerime vurduğunda alışkanlık olarak elimle gözlerimi perdeledim.
Neredeyim ben?
Biranda binlerce anı gözlerimin önünden geçti, zihnime aktı. Yuo' nun ölümü, Met' in ruhunu kaybetmesi, Rezian, Erza ile tanışmam... Ve ölümüm!
Kamaşan gözlerim birkaç saniye sonra düzelmiş ve ben sonunda nerede olduğumu görebilmiştim.
Uzun zamandır görmediğim ve anılarım arasında silinmeye yüz tutmuş bir manzara tam olarak karşımdaydı.
Güneşin vurmasıyla parlayan kristalimsi bir göl tam karşımdaydı. Suyu temiz ve berraktı. Öyle ki dibindeki taşlar ışıltıyla parlıyor, birkaç küçük balık keyifle yüzüyordu.
Gölün etrafını küçük bir koruluk çevrelemişti. Ağaçlar aşırı büyük olmayan gölün etrafında doğal set görevi görüyordu.
Gölün üzerinde rengârenk kelebekler uçuşuyordu. Ağaçların dallarında her renkten olup uçuşurken tatlı tatlı öten serçelerin sesi kulağıma ulaşmıştı.
Bu yıllar önceki manzara ile aynıydı. Anılarımdaki onca kötü şeye rağmen dudaklarım hafifçe kıvrıldı ve çok küçük bir tebessümü gözler önüne serdim.
Buğulanmaya başlamış gözlerimden ufak bir damlanın firar etmesine engel olamadım. Elimi kaldırıp silmek istedim, güçsüzlüğümü gizlemek istedim. Ama elim bir türlü kalkmadı, kalkamadı. Silemedim kaçağı...
Neden böyle olmuştu? Neden tüm sevdiklerim elimden alınmıştı? Ve neden buradaydım?
Kafama doluşan soruları adeta elimin tersiyle ittim. Sadece şu güzel manzarayı izleyip rahatlamak istiyordum.
''Kendine gel.''
Yabancı gelen ses zihnimde yankılanmıştı. Umursamadım.
''Kendine gel Ryuu.''
Aynı ses ısrarla tekrar etmişti. Önümdeki manzara dikkatimi dağıtmışken ses de dâhil olmak üzere her şeyi unutmuştum.
''Sana ihtiyacım var... Lütfen Ryuu kendine gel!''
Kaşlarım çatılırken bir kez daha kafam karışmıştı. Ses gittikçe tanıdık geliyordu. Kimdi? Kimin sesiydi o! Arkamdan gelen başka bir sesle tüm düşüncelerim dağıldı.
''Ryuu?''
Sadece duyduğum sese odaklanmıştım. O-olabilir mi?
Kafamı çevirdiğim an gözlerim kocaman açıldı. Bütün duyularım uyarıldığı gibi bedenimi büyük bir heyecanla özlem kapladı.
''Yuo...'' İstemsizce dudaklarımdan karşımdaki figürün ismi dökülmüştü. Düşüncelerim büyük bir karmaşaya düşse de kalbim hızlansa da içimde hiç sönmeyecekmiş gibi duran nefret duygusu büyük bir güçle uyanmıştı.
''sana ihtiyacım var Ryuu, kaybetme kendini.''
Yine o tanıdık gelen ses. Gittikçe tanıdık geliyor ama anlam veremiyorum. Düşüncelerim yeni bir karmaşaya kucak açarken aptal gibi kalakalmıştım.
''Başarısız olmak nasıl bir duygu Ryuu?''
Yuo' nun ifadesi şeytanımsı bir hal alırken hain bir gülümseme dudaklarında belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasíaAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...