Ryuu bacağına temas eden lavla birlikte acıyla kıvranmaya başlamıştı. Yinede yerinden kıpırdamamış ve beklemişti. Acı verici olması önemli değildi, Met' i bulacağına dair söz vermişken kesinlikle değildi!
Lavlar yavaşça yükselirken bacakları acıyla yanıyordu. Normalde erimesi gereken bacakları sapasağlam dursa da acı eriyormuş gibiydi. Kesinlikle dayanılmazdı. Ryuu acıdan ne yapacağını bilemez haldeydi.
'' ACIYOR! ACIYOR! ÇOK ACIYOR! '' Bağırırken eliyle kafasına bastırmaya başlamıştı. Acısının dinmeyeceğini bilse de dikkatini başka yerlere yöneltmeliydi.
Bir saat sonra...
Ryuu' nun tüm bedeni lavla kaplanmıştı. Bağırmak için ağzını bile açamıyordu. Bedenindeki her parçasının lavlarla sınanması devam ediyordu.Artık Ryuu acıyı düşünmeyi bırakmıştı. Meditasyon yapıyormuş gibiydi.
''Gayet iyi velet. Gerçekten bu kadar becerikli olmanı beklememiştim. Başarıyla geçmeyi başardın ama unutma gücünde bir değişiklik olmadı. Sadece alevlerinle olan bağın ikinci seviyeye yükseldi. Halen alevlerinin seviyesini yükseltmedin. Bunu bir süreliğine engeleyeceğim çünkü dışarıda bir düşmanın var. Sana tavsiyem onu yendiğin gibi alevlerini yükseltmek için geri dönmen. ''
Ryuu birden yok olan lavlarla birlikte rahatlamıştı. '' O zaman geri döneceğim!'' Ryuu gözlerini kapatıp geri açtığında üzerindeki bariyerini ve ne halde olduğunu anında anlamıştı.
İskeletler ortadan kaybolmuştu ama Ryuu' nun endişelenmesini sağlayacak başka bir şey vardı. Savaş Tanrıçası ağır yarasıyla birlikte kız ile kapışıyordu!
'' Lanet olsun! '' Çevresini saran bariyer yok olurken Ryuu kükredi. '' Demek kendine geldin ama çok geç!'' Tersa bağırdığı gibi elindeki kılıcı Rias'ın boğazına dayadı. Ryuu yerinde kalırken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Durum cidden karmaşıktı. Eğer yanlış bir hareket yaparsa Rias'ın zarar görmesi hatta hayatını kaybetmesi bile mümkündü ama yerinde de duramazdı. Bir açık bulmalıydı.
Ryuu tereddüt ederek yerinde bekliyordu ki hiç kimsenin beklemediği bir anda Xiong saldırıya geçti. Alevle kaplı pençesi Tersa' ya doğru ilerlerken beklediği açıkta meydana çıkmıştı!
Tersa' ya ilerleyen alevlerin önünde birden bir iskelet belirirken, Xiong'un saldırısı iskeletin taşıdığı kalkana çarparak durdu. Ryuu yerinden fırlarken elinde topladığı tüm alevleri duraksamadan Tersa' ya gönderdi.
İki taraftan da saldırı gelirken Tersa soğukça gülmekten başka bir şey yapmamıştı. ''Kuklacının Savunması!'' Boştaki elini yere doğru savurduğu anda yerden devasa bir kalkan taşıyan el çıkmıştı. Ryuu' nun saldırısı kalkana çarptığı anda bir süre titremiş, ardındanda daha güçlü bir patlamayla kalkanı kırmayı başarmıştı.
Devasa el tekrar toprağa gömülürken Ryuu bağırarak Tersa' nın üzerine atıldı.''HAAAA!'' Alevle kaplı yumruğu Tersa' ya çarpmak üzereydi ki sinir bozucu şekilde yerden fırlayan ve kalkan taşıyan bir iskelet buna engel oldu. Ryuu bir daha saldırmak yerine Rias'ı kucaklayıp geriye çekilmeyi seçmişti.
''Güçlüsün ama yeterli olacağını sanıyorsan yanılıyorsun! '' Xiong' a saldırmak için yerden bir iskelet daha çıkarken Ryuu'ya doğru da en azından on tane iskelet hücuma geçmişti. Sonu yoktu sanki bu iskeletlerin!
''Al bunu!'' Ryuu bağırırken alevler saçan tekmesini iskeletlerden birine geçirmişti. İskelet paramparça olurken alevler durmadan devam etmiş ve kalan dokuz iskeleti de yok etmişti.
"Yeter artık! " Ryuu öfkeyle bağırırken bedeninden taşan alevlerle koşmaya başladı. Bu zamana kadar bir kozu var diye düzgüncene saldırmıyordu ama artık sıkılmıştı. Yaptığı şey belki çok riskliydi ama pek umrunda değildi. Yeterince sabretmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grondia
FantasiaAdaletsizlik neden her yerde? Güçlü olan zayıfı ezerken ne yapılabilir ki? Sadece sevdiklerini korumak yeterli mi? Aklımda bu sorular dolaşıp duruyor. Bir karar veremiyorum. Güçlü olmam gerekli. Sevdiklerimi korumam gerekli ama bu yeter mi...